Zehirli | Konular | Kitaplar

İRADE

Kaza ve kadere iman, insanın durumunu tespit ve tayinde büyük önem kazanır. Her şeyden önce insanın iradesinin olup olmadığı söz konusu edilir.

İrade; istek, arzu, eğilim, kast, sevgi ve benzeri anlamlara gelir. Bir sıfat olarak kabul edilir. Bu sıfatla canlı fiillerini yapar. Her hangi bir işin meydana gelmesinde irade sıfatı ilk ve en önemli rolü oynar. İrade, istek olmayınca iş meydana gelmez.

İradeyi anlamanın iki yolu vardır:

Allah'ın ve insanın iradesi,

İnsanın iradesi.

a) Allah'ın ve insanın iradesi

Allah'ın iradesinin olduğu ve bu iradenin her şeyi kuşattığı malumdur. Allah mutlak irade sahibidir. Bu ilâhi iradenin varlığına akıl ve nakil (ayet ve hadisler) şahitlik etmektedir. Âlemde hiçbir şey, Allah'ın mutlak iradesinin dışında değildir.

İlâhi iradenin her şeyde hükümran ve söz sahibi olması bakımından, Allah'ın irade ve meşietine "Külli irade" denebilir. Bu bakımdan ilâhi irade, insanın iradesini de kuşatır.

İnsanın da iradesi vardır. İnsan bazen istekli, bazen isteksiz olur; bazen bir işi yapmak ister, bazen istemez. Bunlar onun iradesinin varlığının delilidir. İnsanın bu tarzda anlaşılan iradesi, Allah'ın yüce, mutlak, tarifi imkânsız iradesinin yanında çok küçük bir iradedir. Bu bakımdan insanın bu iradesine, Allah'ın külli, mutlak iradesi yanında "Cüz'i irade" denebilir.

b) İnsanın iradesi

İnsanın iradesinin olduğu kesindir. Bu irade, insan tek başına ele alındığında bağımsızdır, hürdür, bütündür, küldür.

İnsanda ortaya çıkan hareketler iki türlüdür:

1- İhtiyarî fiiller: Yapmak ve yapmamak kulun elindedir. Kul irade-i cüziyesi ile bunu ister. Allah (c.c) da yaratır. O yüzden kul, ihtiyari fiillerden (kendi yaptığı işlerden) sorumlu olur. Okumak, ders çalışmak, namaz kılmak, içki içmek... gibi. İnsan, kendisinde bulunan ve bir bütün olarak kabul edilen iradesini kullanarak bu hareketleri yapar ve bunları kendisi için iradi fiil haline getirir. Sözgelimi insanın önünde "camiye gitmek veya gitmemek" şeklinde iki tercih bulunsa, insanın bunlardan birini tercih etmesi istense, bu taktirde insanda hem külli iradenin, hem cüz'i iradenin varlığı görülür. Söz konusu insan, camiye gidip gitmeme noktasında külli, ikisinden birini tercih ettiğinde ise cüz'i iradesini kullanma halindedir.

Gerçekte insanın hayatı sürekli bir tercihler zinciri şeklinde devam edip gitmektedir. İnsan kendisinde bulunan irade-i cüz'iyesiyle Allah'ın emirlerine uygun veya ters tercihlerde bulunur. Allah (c.c.) da kulun tercihine uygun olarak o fiilleri yapma kudreti halk eder. O fiilleri isteyen ve yapan kul, fiillerinden de sorumlu olur. Bu fiillerinde kendisi tercih yaptığından fiillerinde mecbur değildir. Böylece tercihler hayat boyu kulun amellerini oluşturur.

2- Gayr-i ihtiyarî fiiller (refleks hareketler): İnsanların kendi iradesi ve isteği olmadan sırf Allah’ın yaratması ile olan hareketlerdir: İnsanın acıkması, hasta olması, unutması ve yanılması gibi şeylerdir.


1 yorum

çok uzun :(

çok uzun :(

30.09.2012 - misafir