Zehirli | Konular | Kitaplar

Ezan Türkçe Okunamaz!

Namaz Kur’an Tercümesiyle Kılınamaz!

(1) Bütün İslâm Dünyası Arapça konuşmuyor ama bütün İslâm ülkelerinde Ezan Arapça okunuyor, namazda Arapça Kur’an tilavet ediliyor.

(2) Ezan-ı Muhammedi yani gerçek Ezan Arapça’dır. Kesinlikle değiştirilemez ve herhangi bir başka dille okunamaz.

(3) İlahî kitap Kur’an-ı Kerim Arapça’dır. Tercümeleri ve mealleri onun yerini tutamaz. Namaz, mutlaka ilahî nazm ile yani Arapça Kur’anla kılınacaktır. Herhangi bir tercüme ile kılınan namaz namaz olmaz.

(4) Dinsiz, sosyolojik bir Müslüman veya dindar bir Müslüman Ezan’ın ve namazda Kur’anın başka bir dil ile okunmasını isterse, bu isteği dine aykırı ve geçersiz olur.

(5) Bütün gerçek Müslümanlar Ezanın ve Kur’an’ın Arapça okunmasından memnun ve razıdırlar. Bunun dışında herhangi bir istekleri yoktur.

(6) İslâm dini ilahî din olduğu için onda reform ve değişiklik yapılamaz.

(7) Dinin muhkem yani üzerinde ittifak edilmiş (müttefakun aleyh) hükümleri tartışılamaz.

(8) Avdetilerin Türkçe Ezan ve Kur’an istekleri nafiledir.

(9) Bir referandum yapılsa, farz-ı muhal (olmaz ya) vatandaşlar Türkçe Ezan ve Kur’an isteseler bile bu halkoylaması geçerli olmaz.

(10) Kaldı ki, bugün ülkemizdeki dindar Müslümanların, yani Ezan’a icabet eden ve namaz kılan mü’minlerin 100’de 100’ü Arapça Ezan ve Kur’an taraftarıdır.

(11) Türkçe Ezan ve Kur’an taraftarı bir iki ilahiyatçı kesinlikle din alimi değildir. Onlar yerli oryantalistlerdir. Düşünce ve görüşleri İslâm’ı ve Müslümanları bağlamaz.

(12) Laik devlet Hıristiyanların, Yahudilerin ve başka dinlerin ibadet dillerine karışmadığı gibi Müslümanlarınkine de karışamaz.

(13) Türkçe Ezan ve Kur’an, tartışmalarının ülkenin ilerlemesi veya gerilemesi ile bir ilgisi yoktur. Bunlar fuzulî münakaşalardır.

(14) Enkazından 40 devlet çıkan, üç kıt’ada nice ülkeler feth etmiş olan, büyük ve örnek bir cihan imparatorluğu, bir pax kurmuş olan Osmanlı devletinde Ezan ve Kur’an hep Arapça okunmuştur.

(15) Ezanın ve Kur’an’ın Türkçe okunmasını istemek din ve vicdan hürriyetine aykırıdır.

(16) Bu konuda hiçbir güç Müslümanlara baskı yapamaz, onları tehdit edemez, korkutamaz. Yaparsa suç işlemiş olur.

(17) Ezan ve Kur’an’ın Türkçe okunamayacağı gerçek din alimleri tarafından incelenip karara bağlanmıştır.

(18) Öğrenmek, bilgilenmek maksadıyla Kur’an-ı Kerim’in muteber, güvenilir, sahih tercümeleri, mealleri, tefsirleri (yorumları) okunabilir ve zaten okunmaktadır.

(19) 1950’de Demokrat Parti iktidara geçince, Ezan’ın Türkçe okunmasını şart kılan, Arapça okunmasını yasaklayan kanunu kaldırınca bütün ülkedeki camilerde Ezan Arapça okunmaya başlanmıştır. İlle de Arapça okunacak diye bir mecburiyet getirilmediği halde...

(20) Hiçbir gazetecinin, üniversite profesörünün, bürokratın, düşünürün (veya düşünmezin), hiçbir reformcu ilahiyatçının Ezan’ın ve Kur’an’ın Türkçe okunması konusunda kendi kafasından konuşmaya hakkı yoktur. Bu konuda ancak gerçek din alimleri hüküm verebilir. Onlar da “okunmaz” demişlerdir. Bu konuda icma vardır.

(21) Biz Müslümanlar, ülkemizdeki Sabataycıların İbranice veya Ladino diliyle ibadet etmelerine, ayin yapmalarına nasıl karışmıyorsak, onların da bizim dinimize, Ezan ve Kur’ânımıza karışmaya hakları yoktur.

(22) Temcit pilavı gibi Türkçe Ezan ve Kur’an tartışmasını gündeme getirmek bu ülkenin sosyal barışına, toplumsal uzlaşmasına dinamit koymak demektir.

(23) İslâm dini insan boyutlarına, dünyanın yapısına, yaratılışa, fıtrata en uygun din ve medeniyettir. Ezan bu dinin ve medeniyetin şiarıdır, bayrağıdır, evrenseldir. Asla değiştirilemez.

(24) Kendi millî kültürlerine, kendi kimliklerine, kendi geleneklerine ters düşmeyen, bu konuda kopukluğa ve arızaya yol açmayan Japonya, Güney Kore, Tayvan, Singapur gibi Asya ülkeleri çok ilerlediler, zenginleştiler, dünyaya parmak ısırtacak başarılara imza attılar. Dünyanın en zor yazı sistemine sahip Çin, akıllara durgunluk verecek şekilde ilerliyor. Yazık ki, Türkiye’de birtakım fosilleşmiş beyinler, saatleri 1930’larda durmuş dogmacılar hâlâ Türkçe Ezan ve Türkçe Kur’an tartışmalarından ve baskılarından medet umuyorlar. Onlara soruyoruz: Türkiye’yi bugünkü acınacak hale siz getirmediniz mi? Ülkemiz, beğenmediğiniz Malezya seviyesinde bile değil.

Yeter!.. Artık bu safsatalar bu demagojiler, bu yersiz ve verimsiz tartışmalar son bulsun. Türkiye’nin temellerini çökerttiler, hâlâ Türkçe Ezan diye diretip duruyorlar.

Müslüman, Evrim Teorisine İnanmaz!

Yakın çağın iki büyük sapıklığından biri siyaset ve iktisatta Marksizm, biyolojide Darvinizm veya Evrim Teorisidir. Sovyetler Birliği’nde Marksizm tecrübe edildi ve ne olduğu görüldü. Halen birkaç ülkede uygulanıyor. Mesela Kuzey Kore’de!..

Evrim teorisi, ilim bakımından iflas etmiş bir teoridir. Onu bilimsel bir gerçek gibi göstermek en büyük sahtekarlıktır.

Bir Müslüman, Evrim teorisine inandığı takdirde İslâm dininden çıkmış olur. Yaratan bir Allah yok, yaratılış yok. Canlılar tesadüfen maddeden türemişler, evrimle bugünkü hale gelmişler... Bunlar Yüce İslâm dininin öğretilerine taban tabana zıttır.

Evrimciler diretiyorlar. Diretsinler. Teorilerinin hiçbir, tekrar ediyorum hiçbir gerçek tarafı yoktur.

Darvinizm iflas edeli uzun yıllar geçti. Yerine Neo-Darvinizmi çıkardılar. Onun da bilimsel bir tarafı yoktur.

Bundan iki bin yıl önceki Batlamyos kozmografyası neyse, bugün Evrim teorisi onun gibi bir şeydir.

Anneler babalar, sizlere hitap ediyorum: Çocuklarınıza okullarda bu saçma ve yanlış teorinin gerçekmiş gibi okutulmasına, gösterilmesine tepki gösteriniz. Çocuklarınızın imanını koruyunuz.

Evrim teorisinin doğru olduğunu mu iddia ediyorlar? Cesaretleri varsa bu konuda bilimsel ve bitaraf bir açık oturuma katılsınlar.

Evrimciler dogmatik kafalı kimselerdir. Evrim bir dogmadır.

İnsanlara, hele çocuklara Evrim teorisini doğruymuş gibi empoze etmek insan haklarına aykırıdır.

Okullardaki biyoloji derslerinde Evrim teorisi anlatılabilir, lakin bunun bilimsel olmadığı, isbat edilemediği, sadece bir faraziye/teori olduğu da beyan edilmek şartıyla.

Vaktiyle Sovyetler Birliği’ndeki bilginlerin tamamı Marksizm’in doğru ve gerçek olduğunu iddia ediyordu. Böyle olmadığı anlaşıldı. Zamanımızda bütün biyoloji alimleri Evrime inanmıyor. Bir kısmının inanmış olması o teorinin doğru olduğunu isbat etmez.

Evet, cesaretleri varsa, güçleri yetiyorsa ilmî ve bitaraf bir açık oturumda Evrim teorisinin doğru olduğunu isbata çalışsınlar.

Evrim teorisi ateizm demektir. Müslümanlara zorla kabul ettirilmeye çalışılması bir zulümdür.



Milli Gazete-09.10.2007


18 yorum

ezanın türkçe okunması

mehmet şevket eygi.nin yazılarını çok begeniyor ve tasdik ediyorum..allah razı olsun

28.05.2008 - misafir gülruba

cahillerin atası

dinsiz olan insanlar devlet yönetmeye calışırlarsa böyle olur Allah onarın cezalarını vermiş ve verecektir türkiyeyi bu bataktan cıkarmak lazımdır dini olmayan insan benim atam olamaz. hele hele dinimi yok etmeye calışıyorsa o ata denilen kişi hem dünyada hemde ahirette benim düşmanımdır..

22.05.2011 - misafir

malumunuz

%93 ü müslüman olan ülkemizde %60 ı birkez kuran okumamış ne yazıyor dememiş tabi böyle bir toplumda sizinde inanç tüccarlığı yapıp bilimi, bilim insanlarını, evrim gerçeğini kötüleyip kara propagandada bulunmanız gayet normal :)selametle

09.12.2011 - misafir

1.si bu ülkeyi dindarlar

1.si bu ülkeyi dindarlar yönetiyorda ne oluyor? dağdaki terorist şehirlere iniyor hatta meclise girip bizim paralarımızla keyf ediyor.

2.si parayla imanın kimde olduğu belli olmaz.Çok iyi biliyorumki ben müslümaın diyenlerin polislik sorularını çalarak kurumu kadrolaştırdığını ve KUL hakkı yediğini.Bu mu sizin müslümanlığınız?

3.sü bu ülkeyi ne saltanat kurtardı ne de hilafet.Atatürk milli mücadeleyi başlatırken istanbul(hilafet ve saltanat),hatay,izmir ve anadolunun bir çok yeri işgal altındaydı.Tamam dindar olan insanlarla iman ve milli birlikle milli mücadele verildi ancak Mustafa Kemal gibi bir lider öncülük etmeseydi Kurtuluş savaşını kazanmak hayalden öteye gidemezdi.

4.sü Müslüman dediğin Araplar Osmanlı DEvleti'ni satmamış olsaydı belkide şu anda biz batıyı yönetiyor olucaktık batı bizi değil...

son olarak

5.Mustafa Kemal Atatürk'e en ufak bile olsa bir sevigisi omayan Türkiye Cumhuriyet'i vatandaşı benim gözümde Irak'taki abd askerlerinin işgal zamanında IRaklı kızlara ve kadınlara yatığı taciz ve tecavüzleri sonuna kadar hak ediyorlardır.Çunku eğer Atatürk olmasaydı sizin namuslarınızda işgalcilerin zevkine köle olacaklardı işte siz bunu hak ediyorsunuz...

14.02.2012 - suadiyekartali

yorumumu onaylayın lütfen

yorumumu onaylayın lütfen çunku bende gerçekten dindar bir müslümanım sitenizi güzel bir şekilde takip ediyorum.Allah rızası için...

14.02.2012 - suadiyekartali

CVP:1.si bu ülkeyi dindarlar

Yöneticiler ile inanç'ı karıştırmamak lazım.. Nasıl ki senin hatalarından dolayı Mustafa Kemal sorumlu değilse başkalarının hatalarından da inançları sorumlu değildir..

Polislik sorularılarının çalınması vs gibi şeyler sadece birer dedikodudan ibarettir. Kul hakkı dini bir terimdir. Laik bir düzenin sistemindeki açıklarından faydalanmaları dini bir terimlerle kapamaya çalışamazsınız..

Bir avuç PKK lı bugün ne yapıyorsa 100 yıl öncede bir avuç arap teröristi onu yapıyordu. İngilizlerin para ile satın aldığı bir kaç bilmezden dolayı koca bir toplumu karalayamazsınız.

Yeterli tarihi bilgiye sahip olmadığımızda kafamız karışabiliyor.. Dönemi şartları ve süreçleri çok iyi hesaplamak lazım. Eğer Fatih Sultan Mehmet yaşasa idi Sultan Vahdettin'in yaptığından daha öte yapabilirmiydi? iyi sorgulamak gerek..

14.02.2012 - sorgu

Size tek katıldığım konu evet

Size tek katıldığım konu evet eğer Fatih Sultan Mehmet te yaşasa idi SUltan Vahdettin'in yaptığından daha öte yapamazdı ama size şunuda söylemek isterim hiç bir babayiğitte Mustaf Kemal gibi geldikleri gibi giderler de diyemezdi ki zaten başkada diyen olmadı.Samimiyetimle söylüyorum ben tarih mezunu(lisans) birisi olarak tarih hakkında sizinle tartışmaya açığım öyle internetten bakarak tarih öğrenmedim bu işin eğitimini aldım.Polislik konusuna gelince ben pomem mezunu polisim bu işin içinide çok çok iyi biliyorum.Dedikodu filan değil tamamen gerçektir.Polis teşkilatının kimin elinde olduğunu biliyoruz çok haklar yeniyor.İptal edilen polislik sınavlarında soruların çalındığı ortaya çıktığı için tekrarlanmıştır.Aynı şey geçen yıl kpss'de de olmuştur.Söz araplara gelmişken söyleyeyim 3 büyük din ve hatta tevratta arap yarımadasına inmiştir.Çunku ALLAH peygamberini o toplumu düzletsin diye yollar.Arap yarımadasındaki insanlar ne kadar cahil ve inançsızdıki HZ.Musa ya , HZ.İsa ya inanmadılar Allahı inkar ettiler ve en sonunda zorda olsa HZ.MUHAMMET(S.A.V.)e inandılar.O yüzden biraz gerçekçi olalım.Pardon ama sizin bir avuç pkklı dediğiniz şu anda türkiyenin heryerinde ve buna göz yumanda ortada.AYrıca yine keşke bir avuç kendini bilmez arap satsaydıda osmanlıyı belki kurtulurdu ama bir avuçla olacak işmi koskocaman kuzey afrika ve orta doğunun tamamı sahip çıkmadı Oslmanlıya.AYrıca yıne yıllardır Osmanlı toprağı olan kutsal Kudüsü'de yahudilere satan cahiller kimdi acaba???

14.02.2012 - suadiyekartali

CVP:Size tek katıldığım konu evet

Mustafa kemal gökten zembille gelmedi. O da bizzat osmanlı okullarından yetişti. Osmanlının en kademesinden askerlik eğitimi aldı. Sultan ikinci abdulhamidin okudu okullarda okudu. Osmanlının kendi yetiştirdiği askeri.

"Geldikleri gibi giderler" deyip "ilk hedefimiz akdeniz" sözü ile ikinci hedefi yarım bırakmamakta önemlidir. İkinci hedef neresiydi? Selanikmiydi? Peki neden alınmadı?

Araplar konusunu uzatmaya gerek yok.. Onların bugün bile kendilerine faydası yok ki 100 yıl önce bize faydaları olsun.. Bizi asıl biteren ittihat ve terakkinin tarihi hatalarıdır. Kurtuluş savaşındaki kahramanlıkları gördüğümüz kadar bizi o noktaya getirten ihanetleri hainleri de görebilmek gerekir.. 1909a dönüp tekrar gerçekleri iyi analiz etmek gerekir. Balkan savaşlarına bakmak lazım.. 1912 de ne oldu bunları iyi düşünmek lazım!!

16.02.2012 - varımız yoğumuz

CVP:yorumumu onaylayın lütfen

Sabırlı olunuz. yorumlarınız geciksede mutlaka kontrolden geçip onaylanır..

16.02.2012 - sabır

Tamam zaten bende bu konuda

Tamam zaten bende bu konuda sizinle hem fikirim Mustafa Kemal'de Osmanlı evladıydı , ben farklı bir şey mi söyledim?

Atatürk "Geldikleri gibi giderler" ve "İlk hedefimiz Akdeniz'dir" sözlerini tamamiyle tutmuştur.Sizin ikinci hedef olarak gördüğünüz Atatürk'ün "Ordular ilk hedefiniz Andeniz'dir ileri" sözünde ki şehir İzmir'dir.Size şu şekilde açıklayayım.O zamanlar Ege denizi tabiri yoktu yani şu anki Ege denizi o zamanlarda Akdeniz olarak ele alınıyordu.Demek istediğim Atatürk o sözünü zaten Büyük Taruzda yani namı diğer Başkomutanlık meydan muharebesi'nde söylerken amacı işgal kuvvetlerini İzmir'e kadar kovalamak ve İzmir'de denize dökmek.Ve söylediği gibide oldu.Daha sonrada işgal altındaki son toprak olan İstanbul işgalden kurtarılmıştır.

İttihat ve terakkiye gelince zaten biten bir osmanlı devletine son noktayı koydular diyebiliriz yani evet ittihat ve terakinin çok hataları vardı ama osmanlıyı asıl bitiren diye bir terim kullanmak yanlış olur sonuçta Biten bir OSmanlı devletinin başına Fatih SUltan Memet bile gelseydi Farklı bir durumla karşılaşmazdık. 1909 daki 31 Mart ayaklanmasına gelince şu ana kadar hangi hükümet yada devlet kendine karşı yapılan bir ayaklanmaya hoş görülü davrandı ki? Trablusgarb'a , Balkan savaşları'na , 1212 ye ,Babı Ali baskınına (1913)yada Birinci dünya savaşına filan da bakmaya gerek yok tarih sadece bir dönemi kapsamaz . Çok harika bir dönem diye bilinir ancak Osmanlıdaki bozulmalar taaaa Kanuni sultan süleyman zamanından başlamıştır ve her geçen yüzyıl dahada kötüye gitmiştir. ittihat ve teraki de son noktayı koymuştur.SONUÇ OLARAK Bu kadar kötü bir durumda olan hatta biten bir devleti Mustafa Kemal ve silah arkadaşları kurtuluşa erdirmiştir.Ancak bazılarının yaptığı nedir? bırakın sevmeyi Atatürk'ten nefret bile etmektedirler. Benimde içimi sızlatan budur...

17.02.2012 - suadiyekartali

CVP:Tamam zaten bende bu konuda

Biten bir osmanlı mı? Böyle birşey olur mu hiç? Zaten ölecekti deyip sokaktaki adama kurşun sıkılır mı? Olabilir eşi dostu olduğu kadar düşmanları da coktur. Bir kaşık suda boğmak isteyenleri de coktur.. Ama turp gibi hatta sahip oldugu mal varlığı ile gelecek yüzyılın parlayan yıldızı olabilecek bir adam'a sen kurşunlayıp sonra zaten ölecekti demek kimi suçlu yapar? Sahip olduğu toparaklara bir bakınız.. Sadece musul bölgesi bile elinde kalsa neler olmazdı?

Sonuç olarak düşman savarak alamayacağını bildiği için içerdeki işbirlikçileri ile anlaştı. Yani kiralık katil tuttu. Çok iyi bir süreç ile 1909 ile 1922 yılları arasında 13 senede koca bir imparatorluğu yok etti..

Yunan izmire gelmiş, afyona gelmiş işgal etmiş. Tutunabileceğini mi sanıyordunuz? Nüfusun olmadığı bir yerde işgalci güç ne kadar dayanabilir ki? vietnam ırak, afganstan işgallerine bakınız..

Osmanlı 1876-77 savaşı ile bitmişti.. Lakin ölüsü bile 33 sene büyük devrimler yapıp yeniden şahlandı.. İçerideki ihanetler olmasa 1909 da bizim idam fermanımız yazılmazdı..

18.02.2012 - alternatif

bakın lafımı çarpıtmayın ben

bakın lafımı çarpıtmayın ben sizin sözünüze karşılık bunu söyledim.Osmanlıyı asıl bitiren ittihat ve terakidir diyorsunuz bu yanlıştır çunku zaten osmanlı devleti bitti bitecektir can çekişiyordur itttihat ve terakide son noktayı koymuştur.ben ittihat ve teraki iyi yapmıştır demiyorum bunu savunmuyorum ama olanları söylüyorum.Ben zaten ölecekti diyip kurşun sıkılmalı demedim ittihat ve teraki nin yaptığını söyledim ancak öyle düşünmeyen MUstaf Kemal ve silah arkadaşları zaten bitmek üzere olan Osmanlı devletini yeniden şahlandırmıştır demekki inanan insanlarda vardı bizim gibi.

Allah aşkına güldürmeyin beni ya birde turp gibi diyorsunuz.Ne mal varlığı vardı osmanlının? borç batağının içerisinde idi.kapitülasyonlar dan tut duyum-u umumiye ye kaybedilen savaşlara kadar maddi durumu berbattı.Sadece toprakları vardı onlarda zaten işgal altında idi.Bu durumda turp gibi demek hayal ürünü olur.

Bakın tarihi kulak dolgunluğu ile bildiğiniz ortada.Bir kere olayları kronolojik olarak ele alırsak sizin dediğiniz şu laflar çok yanlış.Düşman savaşarak alamayacağını bildiği için içerdeki işbirlikçiler ile anlaştı diyorsunuz ancak ittihat ve teraki nin etkin olduğu yıllarda yaptığımız bütün savaşları yenildik yani sizin dediğinize göre savaşarak alamayacağını anlamları saçma oluyor zaten savaşta da yenmişlerdir ki.(trablusgarb,1. ve 2. balkan,1.dünya savaşı) hea eğer kurtuluş savaşından bahsediyorsanız bu ittihat ve teraki dönemini kapsamaz bu Mustafa Kemal in önderliğindeki milli mücadele dönemine denek gelir o zaman siz Mustafa kemale de işiblikçi demiş olursunuz . bu ise tamamen yanlış bir cümle olur.

Düşman afyona kadar ilerlemiş ve diğer hedefide Milli Mücadelenin merkezi olan Ankarayı işgal etmektir ve ankarayı da alsa milli mücadele de bitmiş olacaktır.Sizin dediğiniz lafa bakın.Afyona gelmiş tutunabileceğini mi sanıyorsunuz diyorsun asıl sen tutunamayacağını mı sanıyorsun.Afyona gelmiş ancak orda beklemiyecek heralde Ankaraya ilerleyecek ve o zaman da ne olur tabiykide milli mücadele biter çunku merkezden yönetilmeyen bir miili mücadele kuvayi milliye birlikleri gibi yetersiz ve başarısız olur.
Nüfusun olmadığı yerde işgalci güç fazla dayanmaz ama bizim bahsettiğimiz yıllar 1921 yani o dönem soykırım yapılmaya çok müsait siz şu an ki vietnam ırak ve afganistan ile asla kıyaslyamazsınız.Ordaki türk nufusu çok kolay yok edilebilir ve göçe zorlanabilir.Ayrıca eskişehir-kütahya savaşı kaybedilince Başkomutdanlığa getirilen Mustafa Kemal önderliğinde Sakarya ve büyük taruz ile işgalci kuvvetler tamamen yurttan atılmıştır.Siz kalkıpta ırak afganistan ve vietnam ile bizim milli mücadelemizi bir tutamazsınız.Irak işgal edilmiş abd istediğini almış ve çıkmıştır zaten tutunmasına gerek yok sömürmesi yeterlidir.Afganistan ve vietnamda da aynıları geçerlidir.Bu bölgelerde ki mücadeleleri bizim milli mücadelemizle kıyaslamak büyük bir hatadır.

OSmanlıya 93 harbiyle bitti diyorsunuz sonra ben bitti deyince olur mu öyle şey diyorsunuz? kendinizle çeliştinizin farkındam mısınız?

SON olarak 1876-77 osmanlı rus savaşı'ndan 1909 a kadar 33 sene osmanlı devleti büyük devrimler yapıp yeniden şahlandı diyorsunuz.ALlah aşkına kimden yada nerden öğrendiniz bu bilgileri? sizin bahsettiğiniz dönem arası İstibdat dönemini kapsamaktadır.Bırakın büyük devrimleri bu dönem büyük yasakların konulduğu,basına sansürün getirildiği kısır bir döenmdir...

19.02.2012 - suadiyekartali

CVP:bakın lafımı çarpıtmayın ben

Hayırdır siz de mi ittihatçısınız?

Balkan savaşı, ittihatcıların stratejik hatası sonrası başlamıştır. Aralarındaki ihtilaf çözüldüğü için bir olup saldırmışlardır. O birliği bizzat ittihatcılar sağlamıştır. İttihatcılar balkanları savunan askerlerden oluşmakta idi. Silah bırakıp siyasete soyunmaları oradaki boşluğu doğurmuştur. Bunun adına gafil avlanma denir..

Trablusgarb, tamamen istihbarat eksikliği ve iktidar değişikliği ile doğan boşluğun sonucu tecrübesizliklerin devamıdır..

Birinci dünya savaşı, zaten öncesinden planlanmış bir savaştır. Savaşa katılmaya karar vermek tarihi bir hatadır. Heleki bir de almanlarla işbirliği yapmanın bedeli ağır olmuştur.. Buna rağmen birinci dünya savaşında cok büyük kahramanlıklar göstermemize rağmen yenik kabul edilmişsizdir.

Kurtuluş savaşı, istanbul esirdir. ve sonra tek kurşun sıkmadan düşman geri çekilir. Edirne çanakkale buralara türk askeri girerek savaş yapmamıştır. Antalya italyanlar girer ama tek kurşun sıkmadan geri dönerler.. Fransızlarla ankara yönetimi savaşmamıştır. Doğuda ankara yönetimi ciddi bir cephe oluşturup savaş gerçekleştirmemiştir.

Peki bu bir kurtuluş savaşı ise biz neden istanbulu savaşarak geriye almadık? Türk askeri izmire girdiğinde neden savaş yapmadı? Düşmanı denize döktük diyoruz ya, yunanlılardan kaç gün sonra izmire girebildik?

Yoksa bu anadolu topraklarındaki farklı bir yönetim değişikliği taktiğiymiydi?

Evet, istanbuldaki ingiliz gemileri geldikleri gibi geriye gitti. Ama ankaradaki hükümetle istanbulda savaşarak değil, iktidar değişikliğini gerçekleştikten sonra geldikleri gibi gittiler..

20.02.2012 - alternatif

Her kurum ve kuruluşta olduğu

Her kurum ve kuruluşta olduğu gibi İttihat ve Teraki de de çürükler vardı tabi ancak bunu kurumun tamamına yansıtmak yanlış olur.Örneğin günümüzde MİT,TSK ve EGM de de bir çok hain vardır ama bunu kurumun tamamına yansıtmak büyük yanlıştır.Evet ittihat ve teraki nin çok hataları vardı ve bu yüzden Mustaf Kemal bu cemiyettten ayrılmıştır.Atatürk doğrucu ve akılcı idi cemiyetin askeri ve siyasi işleri karıştırdığını düşünerek buradan ayrıldı ve kendini sadece askerliğe verdi. Çünkü o düşündüğü doğruları ifade etmekten sakınmazdı.Evet birinci dünya savaşı kaybedilince bazı ittihatçılar ülkeyi terk ettiler ancak çoğu da ülkede kalarak milli mücadelenin temelini attılar.Milli Mücadele kadrolarının büyük bölümü eski İttihatçılardan oluştu. Başta Mustafa Kemal olmak üzere Rauf, Fethi, Kâzım Karabekir, İsmet (İnönü), Celal (Bayar), Adnan (Adıvar), Şükrü, Rahmi, Çerkes Reşit, Çerkez Ethem, Bekir Sami, Yusuf Kemal, Celaleddin Arif, Ağaoğlu Ahmet, Recep (Peker), Şemsettin (Günaltay), Hüseyin Avni, Ziya Hurşit Beyler gibi milliyetçi liderlerin tümü eski İttiha ve Teraki Cemiyeti kadroları ve hatta Teşkilat-ı Mahsusa görevlileri idiler.

Balkan savaşları,Trablusgarb savaşı ve 1.Dünya savaşını kendinizce yorumlamış ve İttihat teraki cemiyetiniin hataları üzerinde yoğunlaşmıssınız.Tamam bu savaşların kaybedilmesinde İttihat ve teraki cemiyetinin payı çok büyük olabilir ancak savaş kaybedildi diye siz o zamanki iktidarı hain yapamazsınız.1699 Karlofça anlaşmasından sonra osmanlı devleti de Sakarya savaşına kadar sürecek geri çekilme başlamıştır.Ve yaklaşık 300 yıllık bir sürede 15 tane padişah tahta geçmiştir : II. Mustafa,III. Ahmed,I. Mahmud,III. Osman,III. Mustafa,I. Abdülhamid,III. Selim,IV. Mustafa,II. Mahmud,I. Abdülmecid,I. Abdülaziz,V. Murat,II. Abdülhamid,V. Mehmed Resad , VI. Mehmed Vahdettin . Bu padişların hiçbiri savaş kazanamamış olması onlarıdamı hain yapar?

Gelelim milli mücadele hakkındaki tamamen yanlış ifadelerinize.30 ekim 1918'de imzalanan mondros ateşkes antlasşmasına göre osmanlı devleti asayişi sağlayacak kadar asker bulunduracak,diğerleri terhis edilecektir.Hemen akabinde 13 kasım 1918 de İtilaf devletleri istanbula asker çıkararak önemli noktaları denetlemeleri altına almışlardır. İngilizler : Musul , Samsun ,Merzifon , KARS , Batum ,Arap Yarımadası , Irak , Antep ,Urfa , Maraş . Fransızlar : Adana , dörtyol , Mersin , Doğu Trakya'daki demiryolu istasyonları ile Zonguldak limanını. İtalyanlar : Antalya , Konya ve muğla arasındaki bölgeyi. Yunanlılar : İzmir ve çevresi ile doğu trakya'yı işgal etmişlerdir. Bu kadar zor bir durumda olan bir devleti yeniden şahlandıran Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarına söylediklerinizi Cenabı Allah affetsin.Şimdi işgal altındaki bölgelerin TBMM (Ankara yönetimi) ile ne gibi bağı var bakalım . Sİzin dediğiniz TBMM nin işgallere karşı hiç bir mücadele vermediği yalanının gerçeklerini görelim.
Doğu Cephesinde : Kazım Karabekir komutasındaki 15.kolordu'nun kazandığı Kars zaferi TBMM'nin ilk askeri zaferi oldu ve Ermeniler ile GÜmrü antlaşması yapıldı.
Güney Cephesi : Evet bu cephede düzenli birliklere gerek kalmadan bölgede oluşturulan Kuva-yı Milliye birlikleri ile yapılan mücadele ile bir çok şehir zaferle sonuçlandı.Ancak TBMM nin batı cephesinde kazandığı Sakarya Zaferi'den sonra imzalanan Ankara Antlaşması ile suriye sınırı çizildi.
Batı Cephesi : TBMM Albay İsmet Bey'i Batı Cephesi'ne atayarak düzenli birlikleri kurdu.Ve bu düzenli birlikler SAVAŞARAK 1.inönü , 2.inönü , Sakarya Savaşı , büyük taarruz ve Başkomutanlık meydan mmuharebesini kazandı.Mİlli mücadele nin Batı cephesinde yoğun olarak geçmesinin büyük nedeni bu bölgelerdeki yeraltı madenlerinin fazla olmasıdır(Bor,Krom,Civa,Manganez,Mermer,Kurşun,Kükürt).
Yunanlıları denize dökdük dememiz tamamen mecazi bir terimdir.Biraz bilginiz olsa zaten bu soruyu sormassınız bile.İzmirde TBMM ordusu yunanlılarile savaşmadı çunku büyük taarruz ile dağılan işgalci yunan ordusu geri çekilmeye başladı ve kaçarak izmire ordanda gemiler ile geldiklere yere geri döndüler.Yani biz büyük taarruz da zaten yunanlıları yendik ve sonrada kaçan işgalcileri kovaladık eğer kaçmayıp izmirde bekleselerdi TBMM birlikleri izmirde de yenerdi yunanlıları ama kaçtıkları için savaş olmadı izmirde.Bunu anlamak çok mu zor?
Gelelim istanbul ve çevresine.İStanbul , Edirne ve Çanakkale de niye savaş olmadı diyorsunuz? Allah aşkına bir kitap alında elinize milli mücadele tarihimizi okuyunuz bunu orta okul çocuğuna sorsan bilir.Başkomutanlık Meydan Savaşı sonucunda izmir düşmandan kurtarılmış ve hemen akabinde işgal altında kalan son yer olan İStanbul ve çevresi için TBMM orduları kuzeye yönelnmiştir.Aslında Savaşarak alınacakken İngilizler TBMM orduları ile savaşı göze alamamıştır çunku bütün müttefikleri (fransa,italya,yunanistan) savaştan çekilmek zorunda kalmıştırlar.Savaşlar her zaman Toplarla tüfekler ile kazanılmaz.Gördüğümüz gibi artık milli mücadelein diplomatik safhası başlamıştır.Mudanya Anteşkes Antlaşması ile istanbul ve çevresi de işgal altından kurtarılmıştır.Şimdi sizin sorduğunuz soruya gelelim.İStanbul , Edirne ve Çanakkale de niye savaş olmadı diyorsunuz? Bu durumda olması mı gerekti? SAvaşmadanda istediğimizi aldık zaten niye boşuboşuna savaşalım? Sİzin bu yaptığınıza öküz altında buzağı aramak derler bizim oralarda.

Bu kadar yaşananlar bir iktidar değişikliği içinmiydi yani? Madem iktidar değişikliği içindi burda ingilterenin yada fransanın yada italyanın ne gibi bir kaarı oldu? Biten bir osmanlı devleti onların daha çok işine yarardı ki zaten son noktayı koymak için gelmişlerdi ancak istedikleri olmadı.İktidar değişikliği o durumda şarttı ve Türk halkının yararına idi.SAntanat ve hilafeti kurtarmadı bu ülkeyi o yüzden durmasına da gerek yoktu.Şu anda en iyi yönetim şekli demokrasiyle yönetiliyorsunuz ama iktidar değişikliğini yediremiyorsunuz.Ben şeriata karşı değilim çunku demokrasi zaten şeratın içinde vardır.Allahın önünde bütün kulları eşittir ve demokrasideki eşitlikte burdan gelir.Allahın emirleri ile yönetilmek en hayırlısıdır ancak bizim ülkemizde bunu kötüye kullanacak olanlar vardır benim korkum budur...

22.02.2012 - suadiyekartali

Ezan dili

Surda yazilmis 24 maddeinin hepsini toplasan, uzerine kafa yorsan, mantikli birsey cikarmaya calissan, iclerinden cikacak tek anlasilabilir sonuc: Arapcada anlatilmak istenen bazi sozlerin tam anlami ile baska bir dile cevrilmesinin oldukca guc oldugudur.

Kimse goruslerinden dolayi belirli bir kategoriye koyulamaz, yok sunu destekliyorsa boyledir, bunu destekledigine gore kesin dinsiz, kesin kafir vs vs.

Ne arapca okunmasina, ne de Turkce okunmasina karsi degilim, ancak boyle komik nedenler ortaya koyulmasi gercekten gulunc bir hal.

Kendimce fikrim sorulursa ezanin Arapca hemen ardindan da Turkce okunmasini cok isterim.

16.06.2012 - misafir

Konular