Zehirli | Konular | Kitaplar

Halil Akgün

ÇOKLUK İÇİNDE BİRLİK


Müslümanların rahmet yüklü farklılıklarından olan tasavvuf kolları ve mezhepler, ‘çoklukta birlik, birlikte çokluk’ prensibinin en güzel örneklerindendir. Mezhepler değişik zaman ve mekânlardaki ihtiyaçlara cevap vermek amacıyla zuhur etmiş ve böylece zahirde ihtilaf gibi görünen bu zenginlik, İslâm ümmetine muazzam bir hareket kabiliyeti kazandırmıştır.

Arif sufîlerin üzerinde ısrarla durduğu bir ilkeye göre içinde yaşadığımız varlık düzeni, bir çokluk (kesret) alemi olarak yaratılmıştır. İlahî kudretin kendini varlık aynasında görme arzusu olarak özetlenebilecek yaradılış olgusu, ilahî plânın bir parçası olarak çokluk ile birlik (vahdet) arasındaki denge üzerine kuruludur.

Çokluk tevhidi zedeler mi?

İnsandan maddeye kadar uzanan çokluk alemi ilahî birliği teyid etmek için yaratılmış; her şeyin arkasında yatan birlik ise, çokluğa anlam kazandıran bir ilke olarak ortaya konmuştur. Bir başka ifadeyle söyleyecek olursak, ilahî birlik kendini çokluk aleminin perdeleri arkasına saklamış ve müminlerin kalp gözleriyle perdelerin ötesine geçerek ilahî birliği görmelerini arzulamıştır.