Zehirli | Konular | Kitaplar

Resulullahın vârislerine güvensizlik

İslam âlimlerinin kitaplarındaki hadis-i şeriflere, şüphe ile bakan bir yazar, “Allah, el-Hadîka sahibine rahmet eylesin. Bir hadis üzerine hüküm bina etmeden önce sıhhat-zaaf durumunu açıklaması gerekirdi” diyor.

CEVAP: Otuz senelik tecrübem gösteriyor ki, buradaki Allah rahmet etsin ifadesi, bu cahilliğini, bu gafletini Allah affetsin demektir ki, yazıklar olsun anlamındadır. Çünkü senelerdir aynı nakaratı dinlerim. Mezhepsizler hep şöyle söylerler:

“Allah Gazali’ye rahmet etsin, kitabına uydurma hadis doldurmuştur. İbni Abidin’e Allah rahmet etsin ki, Ebu Hanife hakkındaki uydurma hadisleri kitabına almıştır. Allah Ebu Hanife’ye rahmet etsin, sahih hadisler varken, kıyası tercih etmiştir, ilk kıyas yapan şeytandır. Allah Sübki’ye rahmet etsin, ibni Teymiye gibi büyük dehayı tenkit etmek cüretini göstermiştir. Allah Hanefi fukahasına rahmet etsin ki, ictihad kapısını kapatarak ilerlemeyi durdurmuşlardır...”

Mezhepsiz demek, Resulullah efendimizin varisleri olan âlimlere düşmanlık demektir. Suizan ve iftira demektir. Hadis-i şerifte, (Âlim Allahın güvendiği kimsedir, Resulullahın vârisidir) buyuruluyor. Kendisine güvenilmeyip dil uzatılan Hadika’nın sahibi kimdir?

CEVAP: Hadika’nın sahibi Abdülgani Nablusi hazretleridir. Fıkıh, tefsir, hadis ve tasavvufta çok derin âlim idi. Yüzden fazla değerli kitap yazdı. Hadika kitabı, İmam-ı Birgivi’nin Tarikat-i Muhammediyye’sinin şerhidir. Allahın güvendiği ve Resulullahın vârisi olan böyle bir âlim, kitabına tetkik etmeden, rastgele bir hadis alır mı? İmam-ı Gazali hazretlerine yapılan gaflet ve ihmallik iftirası bu zata da yapılıyor. Yazıklar olsun anlamında Allah rahmet etsin deniliyor.

Başka bir yazar da diyor ki: Hadislerin tashih-taz’ifinin ictihadî olması doğrudur. Ancak bu sadece mütekaddimun ulema için geçerlidir. Fakat özellikle el-Hatîbu’l-Bağdâdî, İbni Abdilberr, İbni Asâkir, el-Beyhakî, el-Gazzâlî... gibi muahhar âlimlerin o ravinin rivâyetini eserinde zikretmiş olması, o rivâyetin ictihaden tashih edildiğine delil teşkil edemez. [Yani araştırmadan, ihmallik veya gafletle aldıklarını gösterir.]

Mezhepsiz Şevkani, Beydavi tefsirinde uydurma hadis olduğunu söylüyor. Zahir ve batın ilimlerinde kâmil dört mezhebin inceliklerini iyi bilen, derin âlim, veliy-yi-kâmil, ârif-i billah Seyyid Abdülhakim Arvasi hazretleri buyuruyor ki: Beydavi, tefsir ilminde, en büyük makama yükselmiştir. Her meslekte senettir. Her mezhebde önderdir. Her düşüncede rehberdir. Her fende mahir, her usulde bürhan, önceki ve sonraki âlimlere göre sağlam, kuvvetli ve yüksektir. Böyle derin bir âlimin tefsirinde mevdu hadis var demek, dinde derin bir uçurum açmaktır. Böyle sözleri söyleyenin dili, inananın kalbi, dinleyenin kulakları tutuşsa yeridir. Acaba, bu büyük ilim sahibi, mevdu hadisleri sahihlerinden ayıramaz mı idi? Yoksa, hadis uyduracak kadar ve böyle yapanlar için, Resulullahın bildirdiği ağır cezalara aldırış etmeyecek kadar Allah korkusu yok mu idi? Hadis ilminde müctehid bir âlim, bir âlimin sahih dediği bir hadise mevdu diyebilir. Bu, “Resulullah böyle söylemedi” demek değildir. Bu hadis benim usulüme göre hadis değil, uydurmadır; fakat başka müctehide göre sahih olabilir demektir. Farklı ictihadlar da aynen böyledir. Hadis-i şerifte, (Âlim ictihadında hata ederse bir, isabet ederse iki sevab alır) buyuruldu. İctihad ictihadla nakzedilemez ve Ehl-i sünnet âliminin kitabında uydurma hadis var denilemez.


19032003