Zehirli | Konular | Kitaplar

Süpermen Bir Yahudi mi?

Ahmet Hakan 23 Temmuz 2006 tarihli yazısında Süpermen filmi ile ilgili eleştirilerini yaparken filmin dini kavramlar içerdiğinden dem vurarak “Antilaik” bir film olduğu yorumunu yapmış.

Bu yoruma tümüyle katılıyorum. Filmdeki bir çok replik ve anlatımdaki semboller bu iddiayı doğrulayacak yönde. Bense bir adım daha ileri giderek Süpermen’in dini hakkında bir kaç şey söylemek istiyorum.

Süpermen aslında bir Yahudi. Yanlış okumadınız, Süpermen gerçekten bir Yahudi. Bu benim bir iddiam da değil. Bu iddia bir hahama ait. Kaleme aldığı “up, up, and oy vey” adlı kitabında Rabbi Simcha (www.rabbisimcha.com)bu konuyu işleyip Süpermen’in yahudi köklerini ortaya dökmekte. Avustralya’da yayın yapan Jewish Times isimli gazete ise Süpermen ile ilgili olarak yayınladığı makalede Süpermen’in “Örnek bir Yahudi” olduğunu vurgusunu yapıyor.

(http://www.jewishtimes.com.au/content/view/646/31/)

Süpermen’ın tarihini ve içinde barındırdığı sembolleri biraz yakından inceleyince tahmin ediyorum ki, siz de bu iddiaya hak vereceksiniz.

Süpermen ilk çizgi roman olarak 1930’ların sonunda ABD’de yayınlandı. Bu çizgi karakterin yaratıcıları Clevland’ta yaşayan Jerry Siegel ve Joe Shuste isimli iki Yahudi gençti.

Bu yıllar Amerikan tarihinin en çok Antisemitizm hareketlerinin yaşandığı döneme rastlamaktadır. Aynı anda tüm Avrupa’da İkinci Dünya Savaşı öncesi faşist yönetimler iktidara gelmişti. Yahudiler sadece ırklarından dolayı baskı ve eziyet görüyordu. Bu sıkışmışlık içinde yaşayan Yahudiler bir kurtarıcı beklerken, gerçek dünyadan olmasa da çizgi roman dünyasından onlara bir kurtarıcı geldi. Bu Kurtarıcı Süpermen’di.
Tevrat’ta anlatılan Musa kıssasından yola çıkarak iki genç bir çizgi karakter yarattılar. Bu çizgi karakterin yaşantısı ile Musa benzer özelliklere sahipti. İkisi de kendi halkları yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kaldıkları dönemde doğmuşlardı. Musa öldürülmekten kurtulmak için tek başına bir sepetin içine konulurken, Süpermen de tek başına küçük bir uzay gemisine konularak uzaya gönderiliyordu.

Süpermen’in Kripton gezegeninde ismi de yine Kitab-ı Mukaddesten esinlenerek konulmuştu. Clark Kent’in Kripton gezegenindeki adı Kal-el ve babasının adı da Jor-el’di. “El” son eki Kitabı Mukaddeste Tanrıyı sembolize eder ve bu Kitab-ı Mukaddes boyunca bir çok yerde geçmektedir. Samu-el ve Dani-el peygamber ile Micha-el ve Gavri-el meleklerde aynı ek bulunmaktadır.

İnternette yayın yapan “Jewish Virtual Library” isimli sitede Supermen’in Tevrat kaynaklı köklerinden söz edip şöyle demekte:

“Süpermen, kendi çıkarı için iyiği uygulamak ve mümkün olan her yerde dünyayı iyileştirmek için Talmud’un emirlerine uyuyordu. Siegel ve Shuster, kendi Yahudi değerleri yansıtan efsanevi karakterlerini yaratmışlardı.”

(http://www.jewishvirtuallibrary.org/jsource/biography/superman.html)

Süpermen çizgi romanı ilk olarak 1938 yılı yazında yayınlandı. İkinci Dünya Savaşının kızıştığı ve ABD’nin savaşa girdiği yıllarda, çizgi roman dünyasında da Süpermen Hitler ile savaşıyordu. Süpermen tıpkı Musa’nın Firavundan kurtardığı gibi Yahudi halkını Hitler’in zulmünden kurtarıyordu. Çıkan sayılarında Yahudiler kamplardan Süpermen tarafından kaçırılıyordu. Nazi ordusu Süpermen tarafından bozguna uğratılıyordu. Siegel ve Shuster yaşadıkları travmanın etkisiyle ve kendi Yahudi kültüründen esinlenerek Süpermen’e yani maceralar yaşatıyordu. Çaresiz iki çocuğun da içinde bulundukları şartlar içinde hayal dünyalarında kendilerini rahatlatmak için yapabilecekleri çok fazla bir şey de zaten yoktu. Bu çizgi roman İkinci Dünya Savaşından sonra da yayınlanmaya devam etti ve günümüzün popüler kültürünün bir parçası haline geldi. Çevrilen filmler bu popülerliği pekiştirdi ve Süpermen artık bir fenomene dönüştü. Farklı kültürden, dinden yada coğrafyadan milyarlarca çocuğun kahramanı oldu.

1930’ların ırkçı dünyasında acı çeken Yahudi halkından iki gencin fantezilerinde yaratıkları çizgi roman kahramanı bir çok çocuğun hayallerini süsledi, hala da süslemeye devam ediyor.

İkinci Dünya Savaşı yıllarında yaşanan çaresizliğin bir benzerini belki de daha acımasızını bugün Ortadoğu’da yaşanıyor. Nazi kopyası siyonistler onlardan miras aldıkları ırkçılıkla, diğer insanlara yaşam hakkı tanımıyorlar. Bütün dünya da, kimi çaresizlik kimi de vurdumduymazlık içinde bu kıyıma sessiz kalıyor.

Merak ediyorum, şimdi Beyrut’ta, Batı Şeria yada Gazze’de kaç Arap çocuğu 1930’lardaki çaresiz Yahudi çocukları gibi İsrail uçakları evlerini bombalarken Süpermen gibi bir kurtarıcının gelmesini hayal ediyordur?

Acaba Süpermen Yahudi olduğu için onları kurtarmaz mı? Sivil katliamlarına fetva veren hahamlara karşı durmaz mı? Piknik yaparken tüm ailesi İsrail gemisinden açılan ateşle yok edilen kız çocuğunun durumuna acaba Süpermen en azından üzülmez mi? Bu vahşet karşısından ağlamaktan başka hiç bir şey yapamayan o kızın başını okşayıp teselli etmez, katliamları yapanlara “beni zulme karşı siz yarattınız, siz neden aynı vahşiliği yapıyorsunuz” diye sormaz mı? Bombaların üzerine nefret mesajları yazan Yahudi çocuklarına, bunun yanlış olduğunu, o bombaların kendileri gibi küçük çocukları da yaktığını, bu ateşin büyüyüp kendilerini de yakacağını anlatmaz mı?
Allah kimseye çaresizlik içinde bırakıp süper kurtarıcılar hayal ettirmesin. Gerçek dünyada süper kahramanlar yoktur. Süper kahramanlar aslında birer çaresizliğin sembolüdür. O iki küçük Yahudi gencinin 1930’larda Süpermen’i yaratırken hangi psikoloji içinde olduklarını hissedebiliyorum. Benzer çaresizlik psikolojisini Arap çocukları şimdi yaşıyor. Onlar biraz daha farklı yolla, belki hayallerinde süper kahramanlar yaratarak değil, ama tanklara taş atarak tepkisini gösteriyorlar. O taşın bir şey yapmayacağını onlarda biliyor ama yapılanlara sesiz kalmamak adına küçük de olsa bir taş atıyor. Koca koca tankların önünde küçücük bedenleriyle adeta birer süper kahraman olarak dikilip, işgale karşı koyuyorlar.

Yarım asırdır Siyonist işgali kabul etmeyen bu halk, bundan sonra da kabul etmeyecektir. Bundan sonra da değişen bir şey olmayacak. Atılan her bomba bir gün dönüp kendi başlarında patlayacak.

Küçük de olsa bir taş da biz atalım. Hiç bir şey yapamıyorsak bu insanların acılarını kalbimizde hissedelim. Geçmişte bir dönem mazlum olanlar, şimdi zalimliğe soyunmuşlar. Zalim zulmü ile hiç bir zaman kalıcı olmamıştır. Bunu belki de en iyi bilecek olan Yahudi halkıdır. Firavunun en azgınlaştığı dönem sonunun en çok yakınlaştığı dönemdir. Umarım yine Yahudilerin içinden akli selim olanları çıkar ve bu azgın Siyonistlere bir nokta da dur der. Ortadoğu’da yaşananlar da zalimler için sonun başlangıcı olmasını temenni ediyorum.


Konular