Zehirli | Konular | Kitaplar

Sömürü ve Faiz Anlayışı

İncillerde hemen hemen her sahada görülen çelişki ve tutarsızlıklar mal ve mülk konusunda da görülmektedir. İncillere göre Hz. İsa, bir yandan çalışmamayı, mal ve mülk edinmemeyi tavsiye ederken, diğer taraftan vaazları esnasında parayı faize vermenin meşru olduğu ma'nasma gelecek benzetmeler yapmaktadır. Hz. İsa, benzetmeler esnasında konuşturduğu efendinin ağzından, tam bir kapitalist ve sömürücü düzen modeli çizmektedir. Matta İncili, 25: 14-30 da anlatılan bir benzetmede Hz.İsa, öğrencilerine mallarını kölelerine emanet eden bir adamı örnek olarak göstermekte ve bu adamla köleleri arasında geçen konuşmalardan ders alınmasını istemektedir. Hz. İsa'nın öğrencilerine anlattığı bu benzetmeye göre, kendisinin semaya alınışı, yolculuğa çıkmak üzere olan bir adamın, kölelerini çağırıp malını kendilerine emanet etmesine benzemektedir, Hz. İsa'nın örnek olarak gösterdiği bu adam, kölelerinden birine beş talant, diğerine iki talant, öbürüne ise bir talant vermiştir. Beş talant alan köle ile, iki talant alan köle, paralarını çalıştırarak efendilerinin dönüşünde aldıkları parayı iki misli olarak geri vermişler, ancak, bir talant alan köle, efendisinin dönüşünde sadece kendisine verilen bir talantı geri vermiş ve efendisine, "Efendim senin sert bir adam olduğunu biliyordum, senden korktuğum için aldığım parayı kaybetmiyeyim diye toprağa gömdüm, şimdi sana olduğu gibi iade ediyorum" diyerek parayı iade etmiş. İki kölenin aksine parasını çalıştırmayan bu üçüncü köleye çok öfkelenen efendi, ona "Kötü ve tembel köle! mademki benim sert bir adam olduğumu biliyordun, öyleyse benim paramı faizcilere vermeliydin. Ben de geri gelince onu faizi ile beraber geri alırdım" dedikten sonra, elinde bir talant olan kölenin elindeki bir talantmın alınıp, elinde on talant olan köleye verilmesini emretmiştir. Benzetmenin son kısmında mai sahibi efendinin, bu icraatına gerekçesi de şöyle açıklanmıştır: "Çünkü her kimin varsa, ona verilecektir ve ona arttırılacaktır; kimin yok ise, elinde olanı bile alınacaktır."

Hz. İsa, teşbihte örnek aldığı insanı konuştururken, öğrencilerinin onun söylediklerinden ders almalarını istemektedir. Matta'da anlatılan bu benzetme biraz değişik bir biçimde Luka, 19: 11-26 da aynen anlatılmaktadır. Luka'da paranın, parayı çalıştırmayan köleden alınıp, çalıştıran köleye verilmesini emreden efendiye, etraftan "Efendim zaten onun parası var, niye ona vereceğiz?" diye sorulunca, efendi "Kimde varsa ona daha çok verilecek. Ama kimde yoksa, kendisinde olan da elinden alınacak" diye cevap vermiştir. Hz. İsa'nın örnek olarak anlattığı adam, kölesine "Niye benim paramı faize verip iki misli para kazandırmadın?" diyerek faizi teşvik etmiştir. Ayrıca "Elinde olana, daha çok verilecek, elinde olmayanın, elinde olan da ondan alınacak ve elinde olana verilecek" denmek sureti ile, hak ve hukuk bir kenara bırakılıp, sadece para kazanma kurnazlığının marifet olduğu şeklinde bir fikir empoze edilmiştir.

Muharref İncilleri okuyan Hristiyanlar, Hz. İsa'nın örnek olarak gösterdiği adamın bu sözlerini okuyunca, parayı faize vermenin en uygun kazanç yolu olduğunu anlamaktadırlar. Bugün Batıda önemli olan, paranın helâl veya haram olarak kazanılmış olması değil, ne olursa olsun kazanılmış olmasıdır. Parayı kazanmak için her yola ve çareye baş vurulabilir. Ayrıca Markos, 4 : 25'de Hz. İsa, "Zira kimin varsa ona verilecektir; fakat kimin yoksa, onda olan da kendisinden alınacaktır" demek sureti ile sömürü anlayışını, sadece örnek gösterdiği kişiye söyletmekle kalmamakta, bizzat kendisinin de bu görüşe iştirak ettiğini açık bir şekilde ortaya koymaktadır.

Asırlardan beri Batı emperyalizmini besleyen ana kaynak, muharref İncillerdir. İncillerde yazılı olan "Kimde varsa ona daha çok verilecek, kimde yoksa, kendisinde olan da onun elinden alınacaktır." felsefesi, para kazanmada Batılılara hak ve hukuku bir tarafa bıraktırmakta, onların zihnine sadece para kazanmanın önemli olduğu fikrini yerleştirmektedir. Bu fikirlerle beslenen Hristiyan Batı dünyası, parayı ve serveti elde etmek için her türlü vasıtayı mübâh görmekte,ve onu elde etme uğruna her çareye başvurmaktadır.

Yüzyıllardan beri Kilise rahiplerinin önderliğinde köle ticareti yapan, Afrikalı milyonlarca zenciyi Amerika ve Avrupa'ya taşıyıp köle olarak satan Avrupalılar, ticaretini yaparak üzerinden para kazandıkları bu insanlara karşı, Hz. İsa'nın benzetmesinde geçen efendinin, kölesine davrandığı gibi davrandıklarını düşünmekte ve bunda herhangi bir haksızlık görmemektedirler. Başta Asya ve Afrika olmak üzere dünyanın birçok yerinde, geri kalmış ülkelerin toprak altı ve toprak üstü zenginliklerini işleten Hristiyan Batı dünyası, bu ülkeleri sömürürken, "Onlar fakirdir, fakir olarak kalmalıdır, hatta daha da fakirleştirilmelidir, çünkü onlar servetlerini değerlendirmeyi bilmiyorlar, bu işi biz biliyoruz, öyleyse bu serveti onlardan almak bizim en tabiî hakkımızdır" diye düşünmektedirler.

Görüldüğü gibi incillerde, bir yandan komünizme model teşkil edecek ifadeler yer alırken, öbür yandan faizi ve her türlü gayri meşru kazancı mübâh sayan, emperyalist düzeni özendirecek pasajlara da rastlanmaktadır.


1 yorum

ruhsal konularla dünyasal

ruhsal konularla dünyasal konuları karıştırıyorsunuz. İsa Tanrının verdiği imanı olduğu gibi bırakmamak gerektiğini söylemeye çalışıyor.

15.09.2011 - misafir