Zehirli | Konular | Kitaplar

rahmet

ÇOKLUK İÇİNDE BİRLİK


Müslümanların rahmet yüklü farklılıklarından olan tasavvuf kolları ve mezhepler, ‘çoklukta birlik, birlikte çokluk’ prensibinin en güzel örneklerindendir. Mezhepler değişik zaman ve mekânlardaki ihtiyaçlara cevap vermek amacıyla zuhur etmiş ve böylece zahirde ihtilaf gibi görünen bu zenginlik, İslâm ümmetine muazzam bir hareket kabiliyeti kazandırmıştır.

Arif sufîlerin üzerinde ısrarla durduğu bir ilkeye göre içinde yaşadığımız varlık düzeni, bir çokluk (kesret) alemi olarak yaratılmıştır. İlahî kudretin kendini varlık aynasında görme arzusu olarak özetlenebilecek yaradılış olgusu, ilahî plânın bir parçası olarak çokluk ile birlik (vahdet) arasındaki denge üzerine kuruludur.

Çokluk tevhidi zedeler mi?

İnsandan maddeye kadar uzanan çokluk alemi ilahî birliği teyid etmek için yaratılmış; her şeyin arkasında yatan birlik ise, çokluğa anlam kazandıran bir ilke olarak ortaya konmuştur. Bir başka ifadeyle söyleyecek olursak, ilahî birlik kendini çokluk aleminin perdeleri arkasına saklamış ve müminlerin kalp gözleriyle perdelerin ötesine geçerek ilahî birliği görmelerini arzulamıştır.

AYRILIK DEĞİL RAHMET KAPIMIZ: MEZHEBLER


Allah nazarında tek din İslâm’dır. Ona inananlar da tek bir ümmet... Bu ümmet arasında Kuran ve Sünnet’le çelişmeyen fikir ve görüş ayrılıkları, bu ümmetin bölük-pörçük bir topluluk olduğunu değil; aksine, düşünen, sıhhatli fikirler üreten, en doğruyu, en güzeli bulma yolunda gayretler sarfeden dinamik zekâya sahip bir topluluk olduğunu gösterir.

İslâm, göklerle kucaklaşan görkemli bir çınar. Kur’an ve Sünnet kökü üzerine yükselmiş, gövdesi Ehl-i Sünnet anlayışı, dalları ise bu anlayıştan doğmuş içtihatlar. Gölgesi, hayatın bütün alanlarını kucaklamakta, huzur ve sükûna kavuşturmakta.

Biz müminlerin Yüce Yaratıcımız’ın hoşnutluğu için yaptığımız hayır ve hasenatlarımız, salih amellerimiz, yüksek ahlâka uygun tavır ve davranışlarımız bu ulvî ağacın meyveleri. Bize ebedî rızık olacak meyveler...

Hadis-i Şeriflerde Ramazan'ın Fazileti

Ramazan ayı dinimizce yüce ve kutsal kabul edilmiş bir aydır. On bir ayın sultanıdır. Onun bu kutsiyet ve fazileti Kur´an-ı Kerim´de ve hadis-i şeriflerde belirtilmiştir. Sevgili Peygamberimiz bir Şaban ayının sonunda Ramazan ayına girerken ashabına hitabederek Ramazan ayının kutsiyet ve faziletini şöyle belirtmiştir:

- Ey insanlar! Yüce ve mübarek bir ayın gölgesi üzerinize bastı.
O ayda bir gece vardır ki bin aydan daha hayırlıdır.
Allah o ayda oruç tutmayı farz kıldı. Geceleyin ibadet yapmayı (terâvih namazı kılmayı) nâfile kıldı.
O ayda bir hayır işleyen kimse diğer aylarda bir farz işlemiş gibi olur.
O ayda bir farz işleyen ise diğer aylarda yetmiş farz işlemiş gibi sevap alır.
O, sabır ayıdır. Sabrın karşılığı ise cennettir.
O, yardımlaşma ayıdır.
O ayda müminin rızkı bollaştırılır.
O ayda kim bir oruçluyu iftar ettirirse bu, günahlarının bağışlanmasına ve cehennemden kurtulmasına sebep olur.