Zehirli | Konular | Kitaplar

"Kerbela" olayında "Ehli sünnet"in bakışı

Son yıllarda, “Ehli Beyt” ve “Kerbela olayı” geçen hafta olduğu gibi her 10 Muharremde yazılı ve görsel basında geniş yer almaktadır. Haberler objektif olarak değil, tek taraflı olarak verildiğinden şikayetle bu iki konuda, “Ehli sünnet” in “görüşünü” (inancını) soran okuyucularıma muteber kaynaklarda geçen konu ile ilgili bilgileri sunmak istiyorum.
Ehli sünnet İslam büyükleri Ehl-i Beyti sevmenin her mümine farz olduğunu bildirmişlerdir. Bunlarda Resûlullah’ın zerreleri vardır. Onlara kıymet vermek, saygı göstermek her Müslümanın vazîfesidir. Ehl-i Beyt ile ilgili Peygamber efendimiz buyurdu ki:

“Ehl-i Beytim, yâni evlâdlarım, Nûh aleyhisselâmın gemisi gibidir. Buna binen kurtulur, binmeyen helâk olur.”

“Benden sonra size iki emanet bırakıyorum. Bunlara yapışırsanız, yoldan çıkmazsınız. Birisi, ikincisinden daha büyüktür. Biri Allahü teâlânın kitâbı olan Kur’ân-ı kerîmdir ki, gökten yere kadar uzanmış, sağlam bir iptir. İkincisi, Ehl-i Beytimdir. Bunların ikisi birbirinden ayrılmaz. Bunlara uymayan Benim yolumdan ayrılır.”
“Sizlere dîn-i İslâmı getirdiğim için, bir karşılık istemiyorum. Yalnız bana yakın olan Ehl-i Beytimi sevmenizi istiyorum.”

“Ümetimden Ehl-i Beytimi sevenlere şefâat edeceğim.”

Büyük İslâm âlimi İmâm-ı Rabbânî hazretleri buyurdu ki: “Babam çok âlim idi. Her zaman Ehl-i Beyti sevmeyi tavsiye ve teşvik buyururdu. Bu sevgi insanın son nefeste imanla gitmesine çok yardım eder, derdi. Vefât edeceklerinde baş ucunda idim. Son anlarında şuurları azaldığında kendilerine bu nasîhatleri hatırlattım ve o sevginin nasıl tesir ettiğini sordum. O hâldeyken bile:“Ehl-i Beytin sevgisinin deryasında yüzüyorum’’ buyurdular.

Dinimiz “ölçülü” olmayı emredir. Bunun için sevgide ve düşmanlıkta haddi aşmamak, dinimizin dışına çıkmamak lazımdır. Çünkü, bir kimse ne kadar, zalim olursa olsun, ne kadar alçakça işler yaparsa yapsın, açıkça dini inkar etmedikçe, inanılacak şeylere inandığı müddetçe, Müslümandır, buna kafir denilemez. Denilirse bunu söyleyen dinden çıkar. Günah ne kadar büyük olursa olsun, küfre taşmadığı müddetçe imanı götürmez.

Yezid, zalimliğine, caniliğe sebep olmasına rağmen, İslâmiyete düşman değildi. Namaz kıldığı İslamiyete yaymak için cihad ettiği tarihi bir gerçektir. Kerbela’nın sebebi, Yezid’in din düşmanlığından değil, Hz.Hüseyin’in kendisine karşı geldiği için saltanatının tehlikeye gireceği korkusundandı. Babası Hazret Muaviye, Eshab-ı kiramdandı, Resulullahın kayın biraderi ve vahiy katibi idi, Onun zamanında İslamiyet geniş bir coğrafyaya yayıldı. İstanbul’u fethetmeye gelen ordunun başında Yezid vardı ve emrinde Hz. Halid bin Zeyd ve Mesleme gibi büyükler bulunuyordu. Hadis-i şerifte, “Ümmetimden İstanbul’a ilk sefer yapanları Allah mağfiret etti” buyurulmuştur. Seyyid Abdülhakim Arvasi hazretleri, “Yezid ve Velid meşru halife idi” buyurmuştur. Hal böyle olunca, Yezid’in ve Babası Hz. Muaviye’nin Müslüman olmadığını hangi dil söyleyebilir? Burada Yezid’in yaptıklarını savunacak halimiz yok; zaten hiçbir Müslüman bunu yapmaz. Onu sevmez, fakat sevmemek ayrı, küfürle itham etmek ayrı. Maksadımız onu temize çıkartmak değil dinimizin yani, Resulullahın “birinci emaneti” olan Kur’an-ı kerimin ölçüsünü bildirmektir.

Hazret-i Muaviye ehli beyti çok severdi. Şu vasiyeti ehli beyt sevgisini açıkça göstermektedir. Hz. Muaviye vefâtına yakın, çok hastalandı. Öleceğini anlayınca oğlu Yezîd’i çağırtarak dedi ki:

“Ey oğlum! Hazret-i Hüseyine, çocuklarına, kardeşlerine, kardeşlerinin çocuklarına, bütün akrabasına iyi davran! Ey Yezîd! Hz.Hüseyin ile istişare etmeden, halk hakkında hiçbir iş yapma. Senin yanında onun emrinden daha yüksek emir, onun elinden daha yüksek el olmasın. Onsuz ve onun çoluk çocuğu olmadan bir şey yeme ve içme. Ondan ve onun çoluk çocuğundan önce kimseyi giydirme. Ey oğlum! Biz sadece onun babasının ve dedesinin köleleriyiz.

Ey oğlum! Bir harcama yaparsan yarısı Hz.Hüseyin için olsun. Onun üzülmesinden ve kızmasından çok sakın. Çünkü onun dedesi Resûlullah efendimiz önce gelenler ve sonra gelenler hakkında şefaat edecektir. Onun babası Hz.Ali bin Ebî Tâlib kıyamet gününde Kevser Havuzunun suyundan dağıtacaktır. Liva-i Hamd onun elindedir. Annesi Fâtımat-üz-Zehrâ kadınların efendisidir. Büyük annesi Hadîce-i Kübrâ’dır. Allahü teâlâ onlar sebebiyle bizi doğru yola iletti. Onlara ve çoluk çocuğuna herkesin iyilik etmelerini tavsiye et. Onları râzı et. Hazret-i Hüseyin, çoluk çocuğu, akrabâları ve Benî Hâşim hakkında ileri gitme!”

“Dillerimizi bulaştırmayım!” 22.3.2003

Birisine, mal için, makam için olan düşmanlıkla, dini için, nesebi için düşmanlık aynı değildir. Birincisinin neticesi günah, ikincisinin neticesi küfür olur. Ehli Sünnet büyüklerinin görüşüne göre, Yezid’in, Hazret-i Hüseyin’ne, karşı oluşu düşmanlıktan olmayıp, makam ve dünyalık içindi.

Her ne olursa olsun, bu alçakça yapılan vahşeti, Yezîd bile üzerine almamış. İbni Ziyâd’a, bu yüzden la’net etmiştir. Yezîd’in suçu da büyük ise de, bundan dolayı, babası Hazret-i Muaviye’yi lekelemeye kalkışmak, pek haksızlık olur. Hâbil’in kâtili olan Kâbil’in babasını, yanî Âdem aleyhisselâmı kötülemek gibi olur.

İşin diğer bir yönü Yezîd, Hazret-i Hüseyin’i öldürmek için emir vermedi. Kendisine bi’at ettirilmesini emretti. Adamları haddi aşarak bu akıl almaz cinayeti işlediler. Yezid, şehit edildiğini işitince ağladı ve Hazret-i Hüseyin’e rahmet okudu. “Hüseyin bana gelseydi buna mani olurdum.” dedi. Haberi getiren Zübeyr mükafat isteyince bir şey vermedi. “Allah İbn-i Mercâne’ye lânet eylesin! Hüseyin’in istediklerini kabul etmeyip de onu katlettirdi. Böylece beni kötü tanıttı.” diye üzüntüsünü bildirdi.

Hazret-i Hüseyin’in çocuklarını Kerbelâ’dan Şam’a getirdiler. Yezîd onları sarayına alıp çok hürmet ve ikramda bulundu. Yezîd’in âilesi de Hazret-i Hüseyin için çok üzülüp çok ağladılar. Yezîd, İmâm-ı Hüseyin’in Ehl-i beytini kendi sarayına yerleştirdi. Çok ikramda bulundu. Sabah akşam yemeklerini İmâm-ı Zeynelâbidîn ile yedi. Onlar bir müddet Şam’da kaldıktan sonra Medîne’ye gitmek istediler. Yezîd, onlara çok mal ve hayvan ile iki yüz altın verdi. “Her ihtiyâcınızı bildirin, hemen gönderirim.” dedi.

Nûmân bin Beşir’i beş yüz süvâri ile bunların emrine verdi. İzzet ve hürmetle Medîne’ye gönderdi. Zeynelâbidîn hazretleriyle vedâlaşırken de; “Allahü teâlâ İbn-i Mercâne’ye lânet etsin. Vallâhi ben olsaydım babanın her teklifini kabul ederdim. Allah’ın takdiri böyleymiş ne çâre. Ne istersen bana yaz, hemen gönderirim.” dedi. Hattâ Hazret-i Hüseynin kızı Sükeyne’ o kadar iyi davrandı ki, ayrılırken” Mu’âviyenin oğlu Yezîd’den dahâ hayrlı kimse görmedim” dedi.

Yezîd’in suçu için, bu olay esnasında hayatta olmayan babası Hazret-i Mu’âviyeyi kötülemek de uygun olmaz. O zaman hazret-i Hüseyni salıvermeyip, asıl şehîd eden, Ömer’in babasını da haşa kötülemek gerekir. Ömer’in babası olan Sa’d ibni Ebî Vakkâs Cennetle müjdelenenlerdendir.

Hz.Hüseyin gibi yüce bir imamın şehid edilmesi, bütün Müslümanlar için büyük musibet ve üzüntüdür. Hz.Osman’ın ve Hz.Hamza’nın, Hz. Ali’nin pek feci şekilde şehid edilmeleri de, böyle büyük musibet ve üzüntüdür. Fakat, Peygamberimiz, Hz.Hamza’nın şehid edildiği günün yıldönümlerinde matem tutmadı. Matem tutmayı emretmedi.

Hadis-i şerifte: “Matem tutan kimse, ölmeden tevbe etmezse, kıyamet günü şiddetli azab görecektir.” “İki şey vardır ki, insanı küfre sürükler. Birisi, bir kimsenin soyuna söğmek, ikincisi, ölü için matem tutmaktır.” (Müslim)

Kerbela vahşetini kimse savunmuyor, kimse bununla övünmüyor. Bunun için bu vahşeti öne çıkarmanın, her sene gündeme getirmenin kimseye faydası yoktur. Aksine, İslam tarihinin en büyük yarasını deşmek olur. Müslümanları üzmek olur. Müslümanlar arasına tefrika sokmak olur.

Ateş düştüğü yeri yakar, Bu olaya en çok üzülenler, Hazreti Hüseyin’in soyundan gelen seyyidlerdir. Çünkü, dedeleriydi. O’nun mübarek kanını taşıyorlardı. Fakat buna rağmen Abdülkadır-ı Geylani, Ahmed Bedevi, Ahmet Rufai, Abdülhakim Arvasi gibi seyyidlerin büyükleri ve meşhurları bağırlarına taş basıp asırlarca bu olayı dile getirmediler. Olaya sebep olanları, küfürle itham etmediler.

Bizler de bu şerefli insanlar gibi davranıp bu vicdanları paralayan cinayetleri konuşmamalıyız. Konuştuğumuz zaman kime ne faydası olacak? Bu mübarek şehidler geri mi gelecek? Tabii ki hayır, sadece acılar tazelenecek, birlik ve beraberliğimiz bozulacak. Huzur içinde ve kardeşçe yaşamak için bunları dile getirmemek şarttır.

Sözümü Ehli sünnetin büyük imamı, İmam-ı Şafi hazretlerinin sözü ile bitirmek istiyorum: “Allahü teâlâ, bu kanlara ellerimizi bulaştırmaktan bizleri korudu. Biz de dillerimizi bulaştırmaktan korumalıyız!”

21.3.2003


15 yorum

HELAL OLSUN SİZE DAHA NE

HELAL OLSUN SİZE DAHA NE KADAR AKLIAYACAKSINIZ PEYGAMBER TORUNUN UN KATİLLERİNİ KİSİ SEVDİGİYLE BERABERDİR

15.12.2010 - misafir

Muaviye ve Yezid'in hükmü

Bu iki adamın ehlibeyte ve İslam'a yaptıkları kötülükler ortada iken, müşrik Araplar gibi şan ve şöhret için cihad kisvesine bürünerek ülkeler fethetmesini ve buralarda da adalet yerine adaletsizlikle hükmettikleri ortada iken ehl-i sünnet böyle diyor diyerek hem geçmişe iftira atıyorsunuz hemde korkarım günaha giriyorsunuz; böyle adamlara hazret deme cüreti gösteriyor sonrada biz Ehl- Beyt'i seviyoruz diyorsunuz. Yazık, Allahtan korkun!
Hz. Hüseyin'in haklılığını kabul etsek müslümanlar bölünür değil mi?

27.12.2010 - misafir

:s

ben sünniyim fakat bu aklama çabaları beni ikna edemiyor bi türlü bu konuda. Peygamber torununu saltanat için şehid etmekten çekinmeyen nasıl bir müslümandır mantıgım almıyor, bu yuzden bu acıklamalar benım ıcın bır sey ıfade etmıyor. ümmetin bir olması için şii sünniye sünni şiiye kafir dememeli. Yezidi tartışcagınıza bunu tartısın dogru mudur şii nin sunniye kafir demesı sunnının şiiye kafir demesı? Yezide kafir demenın yanlısıgı (bnce oyle buyutulcek bı yanlıs degl) bu yanlışın yanında hıc bıseydır.

21.10.2011 - müslüman

kardesım bu nasıl bı

kardesım bu nasıl bı yanlıstır nasıl bır yanılgıdır. Hz Resulallah ın torunlarını katleden zihniyetin adamları nasıl olur da hazret dıye onurlandırılır. Hıc mı Allah tan korkmaz peygemberınden utanmaz bu zıhındekı ınsanlar .. Hele bır de savunmaya kalkarlar Yezıd ı Muavıyeyı.. Ahıretını gercekten dusunen boyle yapmasın. Resulullahın mübarek yüzüne ne yüzle bakacağını düşünsün. Hz Alı den ve Hz Fatıma valıdemızden utansın.

26.02.2012 - misafir

peygamber imam hüseyni her

peygamber imam hüseyni her gördüğünde ağlardı vay demek benim yavrumu bu ümmet şehid edecek vay ki ne vay kıyamet gününe kadar kerbelada 70 bin melek matem tutmak için görevlendirilmiştir ey kendine müslüman diyen yezid ve muaviye savunucu admin peygamber onlara lanet edip hüseyin için gözyaşı dökmüştü peki peygamber tövbe haşa dindenmi çıkıyo yoksa senin haysiyet ve şereften uzak senmi müslümansın ALLAH ümeyyeoğullarının tümüne lanet etsin ya huseyn

09.10.2012 - kerbela

her nefis ölümü tadacaktır!

“Hüseyin dünyaya geldiğinde Resulullah (s.a.a)
yanıma gelerek; “Ey Esma! Çocuğumu bana getir”
diye buyurdu. Ben Hüseyin’i beyaz bir kundağa
sararak Resulullah’a götürdüm. Resulullah (s.a.a) onun sağ kulağına ezan, sol kulağına ikamet
okuduktan sonra Hüseyin’i bana verdi ve ağlamaya
başladı. Resulullah’a; “Anam babam sana feda
olsun Ey Allah’ın Resulü, ağlamanızın sebebi
nedir?” diye sorduğumda, alemlere rahmet olarak
gönderilen Peygamber; “Bu çocuğuma (İmam Hüseyin’e) ağlıyorum” diye cevap verdi…”
Hakim Nişaburi, Haris’in kızı Ümm’ül- Fazl’dan şöyle
rivayet ediyor:
“…Bir gün Hüseyin (a.s)’ı Hz. Resulullah (s.a.a)’in
yanına götürüp onu Peygamber’in kucağına
verdiğimde Hazretin yüzünü diğer tarafa çevirerek ağladığını gördüm. Bunun üzerine; “Ya Resulellah!
Anam babam sana feda olsun, size ne oldu (niçin
ağlıyorsunuz?) diye sorduğumda şöyle buyurdular:
“Cebrail şimdi yanıma gelerek ümmetimin bu
çocuğumu öldüreceğini bana haber verdi… Daha
sonra Cebrail Hüseyin’in katligahından kan renkli olan bir avuç toprak bana getirdi.”
İbn-i Sa’d “Tabakat’ul- Kubra” adlı kitabında
Aişe’den şöyle naklediyor:
“Resulullah (s.a.a)’in bir gün uyuduğu sırada
Hüseyin içeriye girdi ve Resulullah’a doğru
yürümeğe başladı. Ben onu Resulullah’dan uzaklaştırıp işimin başına döndükten sonra Hüseyin
tekrar iki alem serverinin yanına yaklaştı. Bu sırada
Hz. Peygamber ağlar bir şekilde uykudan uyandı.
Niçin ağlıyorsunuz? dediğimde; “Cebrail Hüseyin’in
şehit düşeceği yerin toprağını bana gösterdi.
Allah’ın gazabı onun kanını dökenlere çok şiddetlidir” diye buyurdu…”
Ahmed b. Hanbel Müsned’inde Abdullah b.
Neci’den, o da babasından şöyle naklediyor:
“Hz. Ali (a.s) ile Sıffîn savaşına hareket ediyorduk.
“Neyneva” denen yere vardığımızda Hz. Ali şöyle
seslendi: “Ey Eba Abdillah! (İmam Hüseyin’in künyesi) Fırat nehri kenarında sabırlı ol! Ey Eba
Abdillah, sabırlı ol!”
Neci diyor ki: Meselenin ne olduğunu sorduğumda
Hz. Ali (a.s) şöyle buyurdular:
“Bir gün Resulullah (s.a.a)’in yanına vardığımda
O’nun ağladığını gördüm ve; “Ey Allah’ın Peygamber’i sizi birisi sinirlendirdiğinden dolayı mı
ağlıyorsunuz?” diye sorduğumda şöyle buyurdular:
“Hayır, Cebrail sen gelmeden biraz önce buradan
gitti ve Hüseyin’in Fırat nehrinin yanında şehit
olacağı haberini bana verdi. Cebrail bana; “O’nun
(Hüseyin’in) türbesini görmek ister misin?” dediğinde “Evet” dedim. O da elini uzattı ve bana
bir avuç toprak verdi. İşte bu yüzden ağladım.”
İmam Sadık (a.s) buyurmuştur ki:
“Ali b. Hüseyin (a.s), yirmi (başka bir hadise göre
kırk) yıl boyunca babasına ağladı. Önüne ne zaman
yemek bırakılsaydı ağlardı. Bir defasında İmam’ın hizmetçisi şöyle dedi:
“Ey Resulullah’ın oğlu, canım sana feda olsun, ben
helak olmanızdan korkuyorum.” İmam (a.s) şöyle
buyurdular: “Ben üzüntü ve kederimi Allah’a
açıyorum; ben Fatıma (a.s)’ın evlatlarının katligahını
hatırladığımda, üzüntü nefesimi tıkıyor.” Başka bir rivayette de kölenin İmam Zeyn’ul-
Abidin’e (a.s) şöyle dediği nakledilmiştir:
“Ey mevlam! Üzüntünüzün son bulma zamanı
ulaşmamış mıdır?” İmam (a.s) onun bu sözüne
karşılık şöyle buyurdular:
“Vay senin haline! Yakub b. İshak (a.s) peygamber oğlu bir peygamber idi; onun on iki oğlu vardı,
Allah Teala onlardan birini gaybete çekince
ağlamaktan gözlerine ak indi, gamdan beli
büküldü; oysa oğlu dünyada yaşıyordu. Ama ben
babam, kardeşim, amcam ve ailemden olan on yedi
kişinin etrafımda katledilmiş naaşlarını gördüm; o halde benim gam ve hüznüm nasıl son bulabilir!”

09.10.2012 - kerbela

her nefis ölümü tadacaktır

Hz.Ali (as) şöyle buyurmuştur:"Bir sudur ki kokmuş;
bir lokmadır ki yiyenin boğazında kalmış, kursağına
oturmuş. Vakitsiz, olmamış meyveyi da devşirmeye
kalkışan, bitmeyecek yere tohum ekene benzer. Bir
şey söylesem derler ki: Baş olmaya hırsı var, sussam
derler ki: Ölümden korkar. Şu büyük, küçük savaştan sonra buna imkân mı var? Andolsun
Allah'a, Ebu Tâlib oğlu, çocuğun anasının
memesine düşkün olmasından, daha da düşkündür
ölüme. Bir de şu var: Öyle gizlenmiş bir bilgiye
sâhibim ki açsaydım size, derin mi derin kuyulara
sallanmış ipler gibi sallanırdınız, titrerdiniz." Nehc’ul Belağa,Hutbe:5.

09.10.2012 - kerbela

CVP:peygamber imam hüseyni her

şii kaynaklarına göre sizin dediğiniz gibi :)

hz. muaviye düşmanlığı yapmanın alemi yok..

10.10.2012 - bilgi

Emevi sünniliği

Sırf o değil daha önce Hz.Ebubekir ve Hz. Ömer'in de yaptıklarını yazın,yazın ki insanlar öğrensinler...Bunları din elden gitmesin diye insanlardan saklıyanlar,Zulüme ortak olmuş sayılırlar..Ebubekir ile Ömer'in Hilafet için Hz.Ali'nin evini basıp,Kapıyı açan peygamber Kızı Hz.Fatma'nın eline kırbaçla Ömer'in nasıl vurduğunu da yazın,Kapıya tekme atıp Hz.Fatmayı kapı ile duvar arasına şıkıştırıp karnındaki bebeğini nasıl düşürmesine sebep olduğunu ve bu olaydan sonra yaklaşık 25-30 gün sonra nasıl vefat ettiğini de yazın,ne için SIRF HİLAFET KAVGASI İÇİN,aslında GADİR HUM da Peygamber efendimiz Hz.Ali'yi seçtiği halde...Yani asıl sizin anlıyacağınız Müslümanlar Peygamber efendimiz(s.a.v.) vefat ettikten sonra mezheplere ayrılıp bozulmuştur,hele emeviler zamanında iyice bozulup bugünkü sünniliğin temeli atılmıştır,sünnetin yerini Yobazlık,hurafe ve bidatler almıştır,inşallah Mehdi ortaya çıkınca Mezhepleri kaldıracak ve Dini İlk günkü saf haliyle ortaya çıkarıp diriltecektir...Her Ehl-i Beyt Ehl-i Sünnettir ama her Ehl-i Sünnet Ehl-i beyt değildir....

11.10.2012 - Gölge oyuncusu

CVP:Emevi sünniliği

Ne saçmalıyorsunuz sen.. Hz. Ömere ve Hz. Aliye iftira atmaktan utanmıyor musnuz? Sizin saçmaladığınız gibi olsa hz. ali kendi kızını neden hz. ömerle nikahlasın? Ya da hz. Osman sizin iddia ettiğiniz gibi olsa peygamberimiz 2 kızını da neden osmanla nikahlasın.. İşte nasıl halka o dönem galayana getirip islam dünyasına fitne sokuyorduysanız sizin gibiler hala fitneciliğine devam ediyor.. bu sizin gerçek yüzünüz

12.10.2012 - fitnecisiniz

GERÇEKLER

Bak güzel kardeşim,ben ne fitneciyim ne de iftiracı bu saatten sonra kime ne iftira atıp,neyin fitneciliğini yapacağım,zaten benim dememlede bu iş olmaz ama sen gerçekleri bilmediğin için benim söylediklerim sana fitne, iftira gibi gelebilir,ama bunda senin hiç suçun yok,aslında biraz da var..Bugüne kadar sizlere bunlardan hiç bahsetmedikleri için bunlardan hiç haberiniz olmadı size GERÇEK SÜNNET yerine EMEVİ SÜNNİLİĞİNİ POMPALAYIP DURDULAR..Sende kendi aklına değilde başkalarının aklına göre hareket ettiğin için hiç araştırma zahmetine katlanmadığın için sana ne söylendiyse inandın,daha sonra da "Ben atalarımdan böyle gördüm"diyerek cahilliğne devam ettin,ama merak etme güzel kardeşim artık "ALLAH'IN HALKTAN OLAN İPİ ORTAYA ÇIKTI"...Allah'ın halktan olan ipi nedir dersen kardeş,İşte o ip Peygamber efendimizin(s.a.v.) soyundan Kızı fatmanın soyundan,yani Ehl-i Beyt'den gelecek olan MEHDİ'dir..Yüce rabbimiz Kur'an'da peygamber efendimize;"De ki;Ben bu tebliğime karşı sizden hiçbir ücret talep etmiyorum,Ehl-i Beyt'imi sevmeniz dışında"diye söyle demiyormu.Bunun sebebi kardeş,Peygamber efendimizin ailesi elbette çok kıymetlidir,ama sırf bu kıymet yüzünden değil,çünkü Ahir zamanda bu Ehl-i Beyt'den çıkacak olan Mehdi'yi gizlemek,saklamak ve korunmasını sağlamak amacıyla Allah tarafından söylettirilmiştir.Peygamber efendimiz sırf saygıdan değil,Ahir zamanda Mehdinin Ehl-i Beyt'den çıkacağını bildiği için Ehl-i Beyt'ini bizlere emanet etmiştir ve "Benim Ehl-i Beyt'im içinizde NUH'un gemisi gibidir,kim ona binerse kurtulur" diye buyurmuşlardır..Bak kardeş gözünü aç iyi dinle yakında Deccal gelecek eğer İmanını kurtarmak istiyorsan,Nuh'un gemisine binmek istiyorsan acele et ve iman tazele,eğer sen de Ehl-i beyt'e uyarsan kurtulanlardan olursun inşallah...

17.10.2012 - gölge oyuncusu

Bu olayı hatırlayıpda içi

Bu olayı hatırlayıpda içi sızlamayan gözleri dolmayan müslüman varmıdır bilmem. nasıl o yezidi korursunuz anlamıyorum Allah' a havale edin gitsin. lanet okumak da yanlış geliyor bana bir düşünün lütfen İmam Hüseyin bile orda onlara lanet etmedi son nefesini verirken bile bırakın kendi kendime öleyim diye onları uyardı. İmam' ın yapmadığını ben nasıl yaparım sorarım size. Ben sünni bir müslümanım kerbelayı ne zaman hatırlasam gözlerim dolar ne zaman Hüseyin ismini duysam gözlerim dolar. Efendimizin Ehli beyti sevilmezmi hem. Efendimiz sakalları incitmesin diye öpmekten çekirmiş ama sözde müslümanlar ne katlinden çekinmediler nede şimdi kardeşleri birbirine düşürmekten çekinmiyorlar. bana soruyorlar bu kadar Ehli beyt aşığısın neden lanet etmiyorsun diye. edemem içim kan ağlasada gene edemem. soysuz yezid için tek bir şey sölemek isetirim gerisini siz düşünün. Ebusüfyan dedesi (Efendimizin en büyük düşmanı) Babanesi hint (Hz.Hamzanın katili) Babası muaviye (Hz.Ali nin en büyük düşmanı, Hz.Hasan' ın şehit edilişinde parmağı var deniliyor, Veysel Karani Hz.lerinin katili). Katranı kaynatsan olurmu şeker cinsine tükürdüğüm cinsine çeker. biraz kaba oldu ama kusurabakmayın. Lanet etmekten çekinirim ama hiç bir Allah' ın kuluda bana o soysuzlara Hz. filan dedirtemez. Allah' a emanet olun.

21.11.2012 - misafir

ehli cinnet

siz ehli sünnet değil ehli cinnetsiniz. allahın laneti üzerinize olsun...

siz peygamber ve ehlibeytinin düşmanısınız ahirette yezidle haşrolunacaksınız

25.04.2013 - musluman

dünyanın en adi milleti

en alçak milleti en şerefsiz milleti peygamber efendimizin ehline eshabına dil uzatanlardır

17.05.2013 - misafir

bende sunniyim ama yezidi

bende sunniyim ama yezidi savunamam hz hüseyinin avısını yasamak ve anmak gerekli diyorum çünkü benim içim acıyor

01.11.2013 - misafir

Konular