Zehirli | Konular | Kitaplar

BU DEVİRDE TASAVVUF

align=right>Bir şey asırlardır insanlığın gündeminde kalabilmişse, onun insan fıtratı ve toplum hayatıyla ciddi bir irtibatı mevcut demektir. Ortaya çıktığı günden itibaren gönüllerden ve gündemden hiç düşmeyen kavramların birisi de tasavvuf. Onu birileri tenkid ederek, diğerleri de tatbik ederek hep gündemde tuttular.

Tasavvufu dışarıdan tenkid edenler, onu insanın dünya ile ilişkilerini koparan bir miskinlik ve tembellik merkezi olarak görürken, içine girip yaşayarak tadanlar, insanı Kur'an ve Sünnet dairesinde terbiye eden ve ilahî edeple süsleyen bir okul olarak tanıtı-yorlar.

Bu konuda kime kulak verilmelidir. Yolunca gidene ve bilene mi, hiç tatmadığı şeyi inkâr edene mi?

Tasavvufu değerlendirirken yapılan temel yanlışlardan biri, ehil kaynaklara başvurmamak... Oysa, özellikle dini konularda ehil kaynaklara başvurmak şarttır. Ayrıca dini anlamak için başvurulan kişinin ehil olmanın yanında, ârif ve zikir ehli olması da gerekiyor.

Allah Teâlâ, "sabah akşam Rabbinizin rızasını isteyerek ona yalvaran kimselerden ayrılma ve onlardan gözünü ayırma. Kalbini zikrimizden gafil kıldığımız kimseye de tabi olma" (Kehf/28) buyuruyor. Ayrıca "bilmiyorsanız zikir ehline sorun" (Nahl/43) ayeti diğer ilahî emirler gibi tasavvufu öğrenme konusunda da izlenecek yolu belirlemiş oluyor.



Dolayısıyla, tasavvufu anlamanın yolu, ilim ve zikir ehli kişilere başvurmaktır.

Özellikle İslamî yaşantısı ve takvasıyla temayüz etmemiş kişiler, hele de müslümanların gücünü zayıflatmak için İslâm üzerine araştırma yapan gayri müslimler (Oryantalistler) dini öğrenme noktasında asla referans olamazlar.

Tasavvuf deyince Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaat çizgisinde giden bir terbiye yolunun anlaşılması gerekiyor. Bu tezkiyenin başındaki "takva imanı" ve ona Allah için tabi olan "sûfi cemaati" de bu kapsamda mütalaa edilmelidir. Hemen şunu ekleyelim ki psikiyatristlerin alanına giren mistik hezeyanlar, kendisi terbiyeye muhtaç olan sahte şeyhler ve tasavvufun adını kullanarak Kur'an ve Sünnet'e aykırı yapılan yanlışlıklar ölçü olamaz ve asla savunulamaz.

Asıl hedefi takva olan tasavvuf, her zaman geçerli ve herkes için gereklidir. "Bizim mesleğimizin tek hedefi hakiki imanı elde etmek ve rıza makamı için gerekli olan ihlası tahsildir. Ulaşmak istediğimiz en son mertebe, halis kulluk mertebesidir. Bunu bize te'min edecek tek yolumuz da Kur'an-ı Hakim'in ve sünnet-i seniyyenin emirlerine harfiyyen uymaktır." diyen bir müceddid arifin, İmam Rabbâni'nin (K.S.) başını çektiği tasavvuf terbiyesi için; "bunun bu zamanda gereği yoktur, gerçerliliği kalmamıştır." denilebilir mi?

Elbette denilemez. Ancak, şu söylenebilir: "Anlatıldığı gibi bir tasavvuf ve İmam Rabbâni gibi bir mürşid bu devirde var mıdır? Kendisini tasavvuf ehli olarak tanıtıp bir sürü sakıncalı işlere bulaşanlara ne demelidir?"

Bu şikayette haklılık payı vardır. Aynı kanaati, bütün ilim dalları için söylemek de mümkündür. Ancak, Hz. Rasûlullah'ın (A.S.) müjdesine göre, bu ümmetin içinden bir grup insan -Allah'ın izniyle- kıyâmete kadar hak üzere gitmeye, dini hakkıyla temsil ve tatbik etmeye muvaffak olacaklardır. "O Kur'an'ı biz indirdik, hiç şüphesiz (kıyamete kadar) onu muhafaza edecek de biziz." (Hicr/9) ayetinin verdiği garanti muhakkak tahakkuk edecektir. Yani her devirde bu dinin gerçek temsilcileri bulunacaktır.

Evet bu gün müslümanlar dine ancak dilleriyle sahip çıkmaktadırlar. Kâmil mürşidler ve rabbâni âlimler hak yolunda yalnız gitmektedirler. Onların tek dertleri, yanlarında gerçek hak yolcularını bulamamaktır. Bu dert çok önceleri başlamıştır. Hicrî üçüncü asırda yaşayan ve tasavvuf kollarının piri sayılan Cüneyd el-Bağdadî (K.S.): "Hakikat ilmi sergisini topladı, iş lafa kaldı. Biz tasavvufun ancak kıyısından köşesinden bahsedebiliyoruz!" diyerek bu işin ehlini bulamamanın üzüntüsünü dile getirmiştir.

İmam Şa'rânî (K.S.) de aynı dertten muzdariptir. Der ki: "Allah'a hamdolsun, ben yetmiş civarında mürşide yetiştim; ancak hepsi de Allah yolunda hoşlarına gidecek gerçek bir müridi bulamamanın sıkıntısıyla vefat edip gittiler."

Tasavvuf, yüksek seviyede takvâyı tahsil için kurulmuş bir terbiye okuludur. Ancak, günümüzdeki insanların birinci derdi takvâ noksanlığı değil, iman eksikliğidir. İmansız din başlamaz ki, takvâ tahsil edilsin. Onun için kâmil mürşidler, bugün işe iman noktasından başlamaktadırlar ve imandan sonra, namazı muhafaza ettirmeye, büyük günahlardan el çektirmeye, adım adım diğer farzları yerine getirt-meye ve özellikle Allah u Teâlâ'yı zikrettirmeye çalışmaktadırlar. Muhammedî sevgiyle herkese kucak açan veliler, bu yolla nice dinsiz ve ibâdetsiz insanları dine ısındırmışlar ve kulluğa başlatmışlardır.

Bir şeyin tamamı elde edilemiyorsa, hepsini de elden bırakmamalıdır.

Dinimiz, takvâya ulaşma ve kemâle erme yolu olarak en güzel gidişâtın, Allah için cemaat olmak ve böylece birbirini tamamlamak olduğunu belirtmiş; kurtuluş için sâlihlere tâbi olmamızı emretmiştir.

"Takvâya ve iyiliğe ulaşmak için birbirinizle yardımlaşın." (Mâide/2)

"Hep berâber Allah'ın ipine sarılın, dağılıp parçalanmayın." (Âl-i İmran/103)

"Ey mü'minler! Hep beraber Allah'a tevbe edin ki kurtuluşa eresiniz." (Nûr/31) âyetleri bizden, hak yolunda birlik içinde olmamızı istemektedir.

Takvâda imam ve örnek yapılan bir ârifin nezâretinde cemaat halinde İslâm'ı yaşamanın, büyük bir fazileti, hiç bitmeyen bir bereketi vardır. Bu yol olarak en selâmetlidir. Çünkü yolu bilenle giden kimse menziline hem tez, hem kolay, hem de tehlike-lerden emin olarak ulaşır.

Bu yol en canlıdır. Çünkü onun her halinde ilâhî aşk, her işinde Rabbânî heyecan hakimdir. Bunun da zevki zevâl bulmaz, tadan hiç usanmaz, bulan biteceğinden korkmaz. Allah sevgisi kalbe ilaç olur, bedene kuvvet verir, âşıklar yorulmaz, sâdıkların gönlü ihtiyarlamaz.

Bu yol en bereketlidir. Çünkü bu yolda her amel ihlasla yapılır. Bütün amellerin sevâbı kalben ona katılanlara da dağıtılır. Böylece bir amel yapan kimse, onunla birlikte sevgi ve rızâsıyla katıldığı diğer kardeşlerinin amellerinden de mânen bir hisse alır, kârı binlere katlanır.

Bu yol en tecrübelidir. Çünkü bu yolda bütün ameller, binlerce kâmil insan tarafından yapıla yapıla sahiplerini kemâle erdirmiş, gayretler en güzel meyvelerini vermiş, iyi kötüden, sağlam çürükten seçilmiş, bütün güzel hâl ve ahlâklar silsile halinde sonrakilere intikal etmiştir. Yani yol çok işlek, seyir çok belirgin, kâfile çok kalabalık, kılavuzlar çok uyanık ve mâhirdir.

Bu yol en istikâmetlidir. Çünkü bu yolun imam ve cemaatinin tek derdi ve biricik hedefi, iç ve dışlarıyla, gizli ve açıklarıyla, rûh ve maddeleriyle, zevk ve vecdleriyle, his ve hevesleriyle bütün hallerinde Kur'an ve Sünnete uyarak ilâhî rızâya ulaşmaktır. Kâmil mürşidler, Rasûlullah (A.S.) Efendimizin normal bir oturuş-kalkış şeklinde bile kendisine uymaya çok ehemmiyet verirler. Sünnetleri farz hassâsiyeti ile yerine getirirler, sadık talebelerinden de bunu isterler.

Bu yol Allah'a en yakındır. Çünkü bu yolda kırık kalble gidilir, her adımında, bütün menzil ve duraklarında Cenâb-ı Hakk zikredilir. Böylece Allah Teâlâ'nın: "Beni zikredin ki ben de sizi (özel olarak) zikredeyim." (Bakara/152) âyetindeki müjdeye ve "Ben, beni zikredenle beraberim" (Buharî, Müslim) kudsî hadisindeki rahmete erilir. Bu yolda edeb ve tevâzû hakimdir. Nâfile ibâdetlere ihtimam gösterilir. Hep yakınlık vesilesi olacak şeyler tercih edilir. Özellikle ilâhî huzura girmeye mâni olan kibir ve ucub gibi huylar kalbten defedilir.


16 yorum

Allah (c.c) razı olsun.

Allah (c.c) razı olsun. Çok güzel izah etmiş hocamız.

04.07.2008 - furkan

ELLERİNE SAĞLIK KARDEŞ

ALLAH RAZI OLSUN. GÜZEL AÇILAMIŞSIN

17.07.2008 - SÜLEYMAN HİLMİ

MÜSLÜMAN PEYGAMBERİN

MÜSLÜMAN PEYGAMBERİN YAPMADIĞI ŞEYLERİ İBADET OLAK YAPABİLİRMİ? Dinde ibadet koyma yetkisi kimdedir? Peygamberin yapmadığı şeyi insanlara yapın diyen kişi Hiritiyan rahipleri gibi rab liğe soyunmuş olur mu?

15.02.2012 - misafir

CVP:MÜSLÜMAN PEYGAMBERİN

Öncelikle yapılan şeyin ne olduğuna bakmak gerekir. Cem evine gitmek mesela.. Bunu ibadet olarak gösteriyorlarsa ŞİRK'tir.. Allaha ibadet namaz kılarak yapılır. Bunun dışında dua ve zikr vardır. Tasavvuf ise Allah için yapılan ibadetlerde insanın daha cok motive olabilmesi ve konsatrasyonu için bir vasıdadır. yeni bir ibadet şekli asla değildir

16.02.2012 - abid

hatme

rabıta,hatme,vird,teveccüh vb. ibadet denilen çok sevap denilen şeyleri kim müslümanlara yapın demiş? peygamber as bunları hiç yapmış veye yapın demiş mi? ehli sünnetiz dersiniz hangi sahabe ,hangi müçtehid bunları yapmış.Talabelerine tasarruf eden .uzaktan yardım(himmet)eden kaç sahabe,imam var? Gerçek ehli sünnet kim acaba? Bunları yapanlarmı ,yoksa yapmayın bunlar en hafif ifadeyle bidat diyen mi?

05.03.2012 - misafir

CVP:hatme

Hicret anında bizzat peygamber efendimiz hz. Ebu bekre tarif etmiştir.

Rabıta ayetle sabittir. inkarcılar ağzılarını yamultup manasını değiştirmeye çalışmaktalar sadece..

06.03.2012 - misafir

rabita islam'da yoktur

eger rabita islam dininde olsa idi, Kuran'da ve sunnet'de olmamasi ile birlikte, sahabeden Selef'i salihinden bir kisi bile olsa soylerdi,
peki ilk rabita'yi kim soylemis? ve hangi alimler acaba rabitayi kabul etmis, sayabilirmisiniz????

ayrica rabita ile birlikte, butun sufilerin yaptigi sey olan, bir hocaya baglanmanin delili nedir? ilk once bunu kim cikarmis acaba????

sizin sozlerinizi istemiyorum, islam ulemasinin sozunu istiyorum.

06.03.2012 - ebu ubeyde

CVP:rabita islam'da yoktur

Rabıta kuranda vardır. Ayetle sabittir. Kuranda yok demek sadece cahilliktir.

07.03.2012 - var

sayin var:

eger Kuran'da sabit ise, acaba bir tane ayet zikredebilirmisiniz? ve hangi islam alimi o ayetten sizlerin anladigini anlamis acaba?

07.03.2012 - ebu ubeyde

Kuranı kerimde rabıta ayetleri

Bu ayetler açık ve nettir. Fakat yine de hadisleri inkar edenler nasıl kuranda peygambere uyun emirlerini görmek istemiyorsa, siz de inkar edecek ve kabul etmeyeceksiniz. buna rağmen ayetleri yazıyorum:

1. ali imran suresi 200. Ayet

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ اصْبِرُواْ وَصَابِرُواْ وَرَابِطُواْ وَاتَّقُواْ اللّهَ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ

Elmalılı Hamdi Yazır:

"Ey o bütün imân edenler! Sabredin ve sabır yarışında düşmanlarınızı geçin ve cihad için hazır ve rabıtalı bulunun ve Allaha korunun ki felâh bulasınız"

2. kehf suresi 13. Ayet

نَحْنُ نَقُصُّ عَلَيْكَ نَبَأَهُم بِالْحَقِّ إِنَّهُمْ فِتْيَةٌ آمَنُوا بِرَبِّهِمْ وَزِدْنَاهُمْ هُدًى

Elmalılı Hamdi Yazır

"Biz sana onların kıssalarını doğru olarak naklediyoruz: hakıkat bunlar, bir kaç genç yiğit rablarına iyman ettiler, biz de hidayetlerini artırdık "

Buradaki hidayeti artırmayı islam alimleri rabıta ile olabileceğini vurgulamıştır.!!

3. kehf suresi 14. Ayet

وَرَبَطْنَا عَلَى قُلُوبِهِمْ إِذْ قَامُوا فَقَالُوا رَبُّنَا رَبُّ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ لَن نَّدْعُوَ مِن دُونِهِ إِلَهًا لَقَدْ قُلْنَا إِذًا شَطَطًا

Elmalılı Hamdi Yazır

"Ve kalblerine rabıta verdik. O vakıt ki kıyam ettiler de dediler: bizim rabbımız Göklerin ve Yerin rabbı, biz ıhtimali yok ondan başka bir ilâhe tapmayız, doğrusu o surette cidden saçma söylemiş oluruz"

4. kasas suresi 10. Ayet

وَأَصْبَحَ فُؤَادُ أُمِّ مُوسَى فَارِغًا إِن كَادَتْ لَتُبْدِي بِهِ لَوْلَا أَن رَّبَطْنَا عَلَى قَلْبِهَا لِتَكُونَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ

Elmalılı Hamdi Yazır

"Musânın anasının gönlü ise bomboş sabahı etti, az daha onu açıverecekti: kalbine râbıta vermese idik eğer iymanlılardan olsun diye"

Ayetler açık ve net.. Hiç telife lafı eveleyip gevelemeye bile imkan vermiyor..

ali imran suresi 200. Ayet zaten çok açık. Sabır ve Rabıta.. burada nefis ile mücadele açık ve nettir.

Aynı şekilde uhud harbi dönüşü peygamber efendimiz ashabına dönüp, biz küçük harptenbüyük harbe gidiyoruz diyor. Sahabeler ya rasülellah uhudtan daha büyük harp mi olur diye sorduğunda kişinin kendi nefsi ile savaşadır buyuruyor..

Rabıta'nın özü nefsi ammere ile savaştır. Yapmıyorsunuz bari inkar edrek günaha girmeyiniz.

08.03.2012 - Panzehir

Sayin panzehir:

Rabita sirk midir? Sayfasindaki sorularima cevap veremeden buraya gelmissin, ne ilginc…
Neyse, ama ben o sayfadaki son yazimdaki zikrettigim seyi bir daha zikredeyim.
Eski alimlerden hic biri bu ayetlerden bu manayi cikarmamistir.
Size bir soru: ister siz cevap verin ister her hangi bir rabitayi savunan birisi:
Eger sizler hak yolda iseniz, eski ulemadan hangileri bu ayetleri bu sekilde anlamistir???
Cunku peygamberimiz s.a.v. sahih bir haidisinde kiyamete kadar hak bir toplulugun her an olacagini haber vermistir.
Ve eger sizler hak yolda iseniz, bu ayetlerden rabita oldugunu soyleyen alimleri zikretmeniz gerekir.
Elbetteki simdiki sizlerin alimlerinizi istemiyorum, eski Ehli sunnet ulemasindan istiyorum.
Eger getiremezseniz bilinki sizler hak yolda degilsiniz.
Ayrica su anda cok vaktim olmadigindan Kuran'dan getirdiginiz suphelerin yanlis oldugunu belirtmedim, ama eger isterseniz gerekirse reddiyeyi veririm insallah, ve bu ayetlerin rabita ile yakindan ve uzaktan bir alakasi olmadigini gosteririm.
sadece kasas suresindeki suphenize dort vecihten, rabia sirk midir? sayfasinda cevap vermistim, muracaat edebilirsiniz...
Ama dedigim gibi, simdi sizler ya benim soruma cevap verin, yada hak yolda olmadiginizi itiraf edin…

09.03.2012 - ebu ubeyde

ebu ubeyde kardeşim bu bizim inancımız!

Benim de cok uzun vaktim olmadığı için detaylı olarak size delilleri ile sunamadığım için özür dilerim.

Bizim imanımız inancımız böyledir. Biz HAK olduğuna inanır ve kabul ederiz. Bizim için eskisi yenisi yoktur. Bizlere bu ilim NAKİL yolu ile gelmiştir.

Bugün itibar ettiğimiz hadis kitapları peygamber efendimizden 200 yıl sonra yazılmıştır.

Bu 200 yıllık süreçte NAKİL yolu ile ulaşmıştır. Kitaplaştırılmayabilir ve o süreç yine nakil yolu ile devam ettirtilebilirdi.. Ki, imam gazali hazretlerine kadar nakil yolu ile gelen bazı hadisler ilk defa ihyaulumiddin eserinde geçmiştir. Kimisi bunu gazali hadis uydurdu diye inkar ederler..

Rabıta ile alakalı bilgiler de NAKİL yolu ile ulaşmıştır. Silsile-i Saadat dediğimiz bir halka mevcuttur.

Ruhul beyan tefsirini okuyabilirsiniz. İmam rabbani hazretlerinin maktubatını okuyabilirsiniz.

Son olarak imam azam hazretlerinin bir sözü cok manidardır.

"Son iki sene olmasaydı numan helak olurdu!"

Unutmayın bu bizim inancımız. Tıpkı hadisleri, sünneti inkar edenler olduğu gibi bu inancımızı da inkar edenler olacaktır. Bu bir nimettir. Bizlerle mücadele etmeyi bırakınız, hadis düşmanları, kuran düşmanları ile uğraşmayı deneyiniz..

İnanmak için ya da inkar etmek için delile ihtiyacımız yok. Bizi ister müşrik olarak tarif ediniz, ister kafir olarak anlatınız. Bu sizin tercihiniz! Sonuçta herkes kendi amelinden sorumlu.

Bütün delilleri toparladım desenizde ağzınızla kuş tutsanız da ancak sadece kendi gönlünüzü kalbinizi ferahlatmaya çalışırsınız. Kendinize kendi inandıklarınızın hak olduğuna kabul ettirtmeye çalışırsınız..

Tasavvufun en manidar sözü: "Hal, kal ile anlaşılmaz.."

Bazı şeyler yaşanmadan asla anlaşılamaz.. Yaşayanlara, yaşamak nasip olanlara ne mutlu

arif olana

10.03.2012 - Panzehir

Sayin PANZEHIR

Gercekten yazinizi okuduktan sonra cok uzuldum, ve simdi sizlere zikredecegim kisaca bazi meseleleri okuyunuz umarim anlarsiniz:
Peygamberimizden sonra s.a.v. hadis kitaplarinin yazilmasi 200 yil sonra oldugunu iddia etmissiniz.
Ve bu donem arasinda nakil yolu ile hadislerin ulastigini soylemissiniz, ama sanirim nakl'in ne demek oldugunu bilmiyorsunuz.
Sahih hadis zayif hadis arasindaki ayrimin nereden geldigini biliyormusunuz acaba?
Hadis ne zaman ve neden sahih olur bilyormusunuz?
Ayrica hadisler pahgamberimizin s.a.v. zamanindan beri yazilmaya baslamistir, ve sahih hadislerde peygamberimizi s.a.v. hadislerin yazilmasina tesvik etmistir.
Ayrica nakil derken sizin ne anladigini bilmiyorum ama, hadisciler senedi kasd etmislerdir, yani mesela imam buhari hadisi hocasindan duyacak oda onun hocasindan boylelikle ta peygamberimize s.a.v. kadar, iste nakil ve sened budur.
Ama bunun disinda sonradan gelenler kafasina gore senedsiz hadis zikredemezler, ve boylelikle eger birisi boyle zikrederse bu hadis degildir ve Kabulde olmaz cunku senedi yoktur, kimden duymus? Kim ona soylemis ve senedi nerede? Bunlar olmadan hadis alinmazdi.
Ayrica senedsiz nakil olmaz, bunuda unutmayin.
Imam gazali ile 200. Yillarda yazilan hadis kitaplari arasinda, yani 300. 400. Yillarda kimse hadis kitabi yazmadigini iddia etmissiniz, ve buda apacik yanlistir, imam gazaliden once ve imam gazaliden sonra nakil ve sened ile dolu hadis kitaplari yazilmistir, muracaat ediniz.
Ayrica imam gazali'nin bir sozu vardir, ve bunu soylediginden eminim ama su anda tam olarak hangi kitabinda hatirlamiyorum, diyorki: benim hadisteki ilmim cok azdir.
Boylelikle cogu alim imam gazalinin hadislerini Kabul etmemislerdir, ve sadece nedenide bu degildir, ikinci neden ise ve buda en onemlisidir, hadisleri senedsiz zikretmistir, boylelile bu yuzden cok fazla alim kitaplarindaki hadislerin uydurma oldugunu soylemsitir.
Boylelikle kafaniza gore, imam gazali'nin kitabinda uydurma hadis olmadigini soylemeye calismayin, imam gazali'de insandir.
Sened ve nakil ne demek oluyor, vakit bulup umarim arastirirsiniz.
Ben sizden inancinizin sahabeye dayandirmanizi istedim ve yapamadiniz, EVET YAPAMADINIZ.
YAZIKLAR OLSUN SIZE, HALA KENDI GORUSUNUZ OLAN RABITA ILE ILGILI SAHABEDEN VEYA TABIINDEN VEYA SELEFTEN BIR TANE BILE NAKIL YAPAMIYORSUNUZ, YAZIKLAR OLSUN.
Bundan sonra hangi dini sovunuyorsunuz siz???
Sizin benzeriniz, puta tapan birisine gidersin dersinki: bu senin ilahin degildir Allah'a inan ve ona kulluk et, puta tapanda soyle der: sen ne dersen de bu bizim itikadimizdir, bizim dinimiz gercek dindir. sende dersin delilini getir? Puta tapanda ayni seyi tekrarlar, delili falan yoktur.
Iste sizde boylesiniz.
Ama bizim itikadimizin hepsi, bastan sonuna kadar sahabeye ve selefe ulasir her konuda, ve Allah'a sukurler olsun. peki sizin?? Ulasmiyor, bunu sizde sonunda istemesenizde itiraf ettiniz, elhamdulillah.
Tasavvuf sudur budur diye sovunmayin acin gidin eski gercek tasavvuf kitaplarindan olan Er-risaletu el-kuseyriyye gibi kitaplari okuyun, sagdan soldan bozuk tasavvufu birakin, Allah sizi islah etsin…

10.03.2012 - ebu ubeyde

CVP:Sayin PANZEHIR

Güzel kardeşim,

1. imam gazali ile buhari arasında hiç hadis kitabı yazılmadı diye bir ibarem yok. Tekrar okuyunuz. İmam azam aradan geçen uzun yıllara rağmen hadis aktarabiliyor.

2. Nakil, sened kaynak diyorsunuz arkasından KAYNAK'sız gazali ben hadis az bilirim dedi diyorsunuz.

3. Ben size kuran ayetleri ile delil sundum. daha fazla delil mi istersiniz:

http://kitap.mollacami.com/rabita-hakikati/index.html

yüzlerce tasavvuf kitabı yazılmış. Zaten size göre biz kafiriz. açıkca deyiniz kafirsiniz diye. görelim iddialarınıza ne kadar inandığınızı!!

"Ben rabıta'nın ayetle sabit HAK olduğuna iman ediyorum. Ve rabtayı inkar'ın ise kişiye küfre götüreceğine inanıyorum."

10.03.2012 - Panzehir

Guzel kardesim

Ilk once sen nasilda benim icimi biliyorsunda sana kafir dedigimi iddia ediyorsun? Direk bana karsi iftira atiyorsun, bilmiyorum farkindamisin degilmisin, tekfir hakkinda (sanirim okumadigin) uzunca bir yazi yazmistim son gunlerde su vaktin olmadigi icin cevap yazamadigin sayfada, umarim okursun…
Ayrica bir onceki yazindaki bir sozun hakkinda bir sey soyleyecektim, imam Ebu hanife'nin: "Son iki sene olmasaydı numan helak olurdu, sozunu aktarmissin.
Kardes Allah'tan kork, bu sozu nakledenler (rafizi) Sii'lerdir, yoksa sen Sii meillimisin? Bilmiyorum ama, sizin alimleriniz bile Ebu hanife'nin boyle bir sozden beri oldugunu soyluyor, mesela hocaniz Zahid el-kevseri, muracaat et, sen nasilda Ehli sunnet'in Kabul etmedigi bir seyi selefin buyuklerinden olan Ebu hanife hakkinda aktarabiliyorsunki? Allah askina yapmayin.
Sorularinin cevabini numaralayimki, daha kolay anlasilsin:
1-sozunu yanlis anladigim icin kusura bakma, ayrica hadis aktarmasi, sened itibari ile gunumuze kadar gelmistir, yani mesela zamanimizin bir alimi hocasindan oda hocasindan bu sekilde peygamberimizie s.a.v. kadar rivayet edenler vardir, yani birak imam Gazali'nin zamanlarini hala bu nakil sistemi devam etmektedir, ama malesef turkiyede bu sened ve nakil sistemi tukenmis sayilir.
2- ben imam Gazali'ye kaynaksiz dedimmi? Imam gazali evet oyle demis, isterseniz arastirin, cok isterseniz cok gerekli ise soyleyin ben arastirayim kaynak vereyim sizlere, ayrica sened ile rivayet'in imam Gazali'nin zamaninda olmasi imam gazali'nin her hadisi sened ile ihyasinda rivayet etmesi, veya hic bir uydurma hadisi kitabina koymamasi anlamina gelmez, bunu her hadis ilmi okuyan birisi bilir.
3-Kuran ayetlerinin hic biri rabita manasini vermiyor, istedigin Ehli sunnet tefsirini, seleflerin sozlerini ac bak, bulamazsin, asla ve asla islamda rabita yok, sahabeler yapmadi, tabiin yapmadi, ve onlarin yolundan giden bizlerde yapmiyoruz, bilmiyorum kardesim neden anlayamiyorsun?? Kim demis bunu kim?? Allah askina anlayin, taassubculuk yapmayin lutfen…
Ayrica ben hic bir zaman senin kafir oldgunu iddia etmedim, ayrica rabita'nin kufur oldugunu soylemek senin kafir oldugunu soylemek degildir, tekfiri muayyen ve tekfiri umum, ve tekfiri sahibu elhukm, ve kufur ona dusup o kisinin kufre dusmemesi ve… boyle tekfir kaideleri vardir, bunlari bilmiyorsan arastir, ben selefi salihini kafasina gore tekfir ettigini gormedim, boylelikle bende tekfir menhecinde onlara uyarim, selefin tekfir menhecini arstirin.
Bak kardes, Allah askina diyecegimi iyi oku: ben rabita'nin sirk olduguna dair alimlerden nakiller yaptim degilmi? Sence yanlis olsun veya dogru olsun.
Peki, sende rabita'yi inkar edenin kufre goturecegini iddia ediyorsun, eger boyleyse ben sana seleften nakiller yaptigim gibi, sende sadece bir tane alimden bu sozunu tasdik eden birisini naklet acaba edebilecekmisin, ben bilmiyorum, varsa ogrenelim???
Vaktin olmadigi icin, elimden geldigince kisa yazmaya calistim, umarim anlamissindir, bak guzel kardesim, ben senin hak yolu gormen icin dua edecegim, sende benim icin dua et, boylelikle ya sen yada ben, hangimiz batil uzere isek onu Allah hakka cevirsin ve hakki buldursun.
Ama ben bu konudaki islam'in gorusunu cok net olarak goruyorum: Allah ile kendi arasina vasita kilan birisi musriktir, olulere gel bana yardim et diye nida eden birisi kesinlikle musriktir.
Ayrica sizler sanirim getirdigim delilleri hic dusunmuyorsunuz, mesela bence bir gece kalk ve Allah'a dua et, eger benim yolum hak ise, ve sende gercekten saf kalp ile Allah'a yalvarirsan insallah Allah senin kalbini acacaktir.
Lutfen konuyu asil maksadindan cikarmama umudu ile…
wesselamu aleykum

10.03.2012 - ebu ubeyde

Konular