Zehirli | Konular | Kitaplar

Kitab-ı Mukaddes

SONUÇ

Hristiyan Batı Dünyasının kültürünün temelini teşkil eden Kitâb-ı Mukaddesin "Eski Ahid" ve "Yeni Ahid".şeklinde iki bölümden meydana geldiğini biliyoruz. İnceleme konusu yapmış olduğumuz dört İncil, Yeni Ahid'in ilk dört kitabını teşkil etmektedir. Hristiyanlar, Hz. İsa öncesinde bazı Yahudi peygamberlerine nazil olduğunu kabul ettikleri "Eski Ahid" e de inanmakla beraber, esas olarak bağlı oldukları kitaplar Yeni Ahidde yer alan kitaplardır ve özellikle dört İncildir. Hristiyanlara göre bu dört İncil, Kurtarıcı Mesih'in hayatını ve öğretilerini kapsamaktadır. Bu yüzden İnciller Hristiyanlar için birinci derecede önemli kitaplardır.

Dans Sahneleri

Hz. Yahya ile ilgili olarak incillerde geçen çelişkili haberlerden biri de onun öldürülmesi ile ilgili olarak verilen haberlerdir. Ancak bu haberlerin çok dikkat çekici bir yanı daha vardır, o da bu olaya bağlı olarak incillerde anlatılan dansözün oynatıldığı doğum günü partisidir.

Muharref İnciller ve Komünizm

Bazı araştırmacılar, yukarıda nakledilen İncil pasajlarına dayanarak, Hristiyanlığın başlangıcında özel mülkiyetin olmadığını, Hz. İsa'nın etrafında toplanan ilk certaatte ve ondan sonra Kudüs'de meydana gelen Hristiyan cemaatinde özel mülkiyet yerine, bir çeşit komünist ilkelerin uygulandığı ve ortak mülkiyet esasına dayanan bir yapının var olduğunu söylemektedirler. E. Renan'a göre Hz. İsa, Hristiyanlara sürekli olarak ellerinde, avuçlarında ne varsa hepsini satarak fakirlere dağıtmalarını, dünyada mal biriktirmemelerini telkin etmiş, esas servetin ahiret serveti olduğunu onlara hatırlatmıştır.

Hz.İsa'nın Sözlerinde Kin ve Nefret Unsurları

Hristiyan misyonerleri dinlerini yaymak üzere propaganda yaparlarken ençok Hristiyanlığın sevgi, saygı, şefkat ve merhamet dini olduğunu ileri sürerler. Bu iddialarını ispat etmek için İncillerden bu iddiayı destekleyen özel pasajları seçip bunları örnek olarak gösterirler. Mesela: "Biri gelip bir yanağına vurursa öbür yanağını da çevirip ona da vurmasını sağla"; "Dostlarını sevdiğin gibi düşmanlarını da sev" gibi ifadelerin arkasına saklanan Hristiyan misyonerleri, bu dinin ve incillerin, tamamı ile sevgi, saygı, şefkat ve merhamete dayalı olduğu intibaını uyandırmaya çalışırlar. Halbuki İncillere kısaca bir göz attığımız zaman durumun hiç de misyonerlerin dediği gibi olmadığını kolayca görürüz.

HRİSTİYAN BATI DÜNYASINDA YAPILAN ÇALIŞMALAR

Hristiyanlık bir din olarak ilk defa Filistin'de ortaya çıkmasına rağmen, Islâmiyetin ortaya çıkmasından kısa bir süre sonra, Asya kıtasındaki etkisini ve ağırlığını kaybetmiş ve Avrupa'ya yerleşmiştir. Hz. İsa'dan sonraki ilk yüzyıllarda Filistin, Suriye, Anadolu ve çevresinde yaşayan Hristiyanlık, birçok önemli merhaleleri bu topraklarda geçirmiştir. Daha önce bahsetmiş olduğumuz konsiller, kanonizasyon hadisesi, sahih ilân edilen nüshaların çoğaltılma işlemleri gibi hadiselerin büyük bir kısmı, Bizans'ın Asya kıtasında kalan topraklarında gerçekleşmişti. Asya'da İslâm hakimiyetinin yayılması sonucu, Anadolu'dan da çıkmak zorunda kalan Hristiyanlık, önemli bütün çalışmalarını Avrupa'da yürütmeye başlamıştır.

İSLÂM DÜNYASINDA YAPILAN ÇALIŞMALAR

Yedinci yüzyıla kadar Hristiyanlar, bir yandan kendi iç problemleri ile uğraşırken, öbür yandan dinlerini yaymak için azamî gayreti göstermişler ve ulaşabildikleri her yere Kitâb-ı Mukaddesi yaymaya çalışmışlardır. Hristiyanlar bu çalışmalarında oldukça başarılı sonuçlar almışlar ve dinlerini Asya, Avrupa ve Afrika'da hızla yaymışlardır. Ancak yedinci yüzyılın başında Hristiyanlığı yayma çalışmaları çok ciddi bir engelle karşılaşmıştır. İslâmiyetin ortaya çıkışı ile bu hızlı yayılma birdenbire durdu ve kısa süre sonra da Asya ve Afrika'da gerilemeye başladı.

MİLAT SONRASI İLK YÜZYILLARDA YAPILAN ÇALIŞMALAR

Yeni Ahidin Hz.İsa 'dan sonra ortaya çıkışı ile birlikte, hatta bu kitap tam olarak yazılıp düzenlenmeden önce, Eski Ahidin başına gelenler aynen bu kitabın da başına gelmiştir. Yeni Ahidde yer alan bütün kitapların orjinal nüshaları düşmanlar tarafından daha ilk devirlerde tahrib edilmiş ve yok edilmişlerdir. Dolayısı ile Yeni Ahidi teşkil eden kitapları yeniden yazma ve toplama zarureti ortaya çıkmıştır. Orjinal nüshalar olmaksızın gerçekleştirilen bu yeniden yazma esnasında, birçok değişiklik ve tahrifat olmuştur. Metnin yeniden yazılması tek elden yapılmadığından, herkes kendine göre yeni nüshalar meydana getirmiş ve bu nüshalar arasında sayıları yüzbinlerle ifade edilebilecek olan farklılıklar ortaya çıkmıştır. M.S.

MİLAT ÖNCESİ YÜZYILLARDA YAPILAN ÇALIŞMALAR

Hristiyanların Kitâb-ı Mukaddesinin birinci kısmını teşkil eden Eski Ahidin tarihinin, Hz. İsa'dan önceki asırlara dayandığını daha önce belirtmiştik. Eski Ahidin birinci bölümünü teşkil eden Tevrat, M.Ö. XIII. yüzyılda Hz. Musa'ya vahyedilmiş bir kitap olarak, uzun bir süre Ahid Sandikları'nda muhafaza edilmişti. Ancak bir süre sonra bu kitap, içinde bulunduğu sandıklardan çıkarılmış ve kaybedilmiştir, Yahudi Tanahını oluşturan, aynı zamanda Hristiyan Eski Ahidi içinde yer alan ve Tevrattan sonra ortaya çıkan bazı kitaplar da, aynı akibete uğrayarak kaybolmuşlardır. Bilhassa Hz.Süleyman'dan sonra, Yahudi devletinin yıkılışı ve mabedin tahribini takip eden yıllarda Tevrat ve Nebiler'e ait kitaplar tamamen kaybolmaya yüz tutmuştu.

GENEL OLARAK TENKİD İLMİ

Kitâb-ı Mukaddes üzerinde yapılan çalışmalar içinde, Yeni ve Eski Ahidde yer alan kitaplar hakkında yapılan tenkid-lerin önemli bir yeri vardır. Konuya girmeden önce genel olarak, Tenkid İlmi (Criticism)nin ne olduğunu açıklamakta fayda vardır. Bilahere bu ilmin Kitâb-ı Mukaddes üzerindeki uygulanışı geniş bir şekilde açıklanacaktır.

Tenkid, hakikî (otantik) olanı, sahte (apokrif) olandan ayırma sanatı olarak tarif edilmektedir. Güvenilerek kullanılması, değer verilmesi ve gerçek kaynak olarak kabul edilmesi istenen her edebî eser, tenkide muhtaçtır.

KİTÂB-I MUKADDESİN TASNİFİ

Daha önce belirtildiği üzere Hristiyanların kutsal kitabı iki ana kısma ayrılmaktadır: Yeni Ahid ve Eski Ahid. Hristiyanlara göre onların kutsal kitaplarının bu şekilde iki kısma ayrılışının temel ölçüsü, bu kitapların Hz. İsa'dan sonra veya önce ortaya çıkışma bağlıdır. Bilindiği üzere Hristiyanlığın merkezinde Hz.İsa yer almaktadır. O, bu dine göre bir peygamberden daha ileri derecededir ve ilâhlık mertebesindedir. O, baba Allah'ın yer yüzünde insan kisvesine bürünmüş bir şeklidir ve yaratıcı baba Allah'ın oğludur.

KİTÂB-I MUKADDES SÖZÜNÜN ANLAMI

Hristiyanların kutsal kitabına, Türkçede Kitâb-ı Mukaddes adı verilmektedir. Kelimenin Arapça karşılığı "el-Kitabu'l-Mukaddes" olup, bu ismin menşei Yunanca "Bible" kelimesidir. Yunanca cemi müennes (çoğul dişil) olan "Ta Biblia", kutsal yazmalar ma'nasını ifade etmekte olup, Hristiyanların kutsal kabul ettikleri rulo şeklindeki bütün yazma kitaplara isim olarak verilmekte idi. Ta Biblia'nın tekili, "To Bibliov" dur. İlk önceleri kelime, Yunancadaki çoğul şekli ile kullanılır-ken, sonraları Latinceye tekil olarak intikal etmiştir. Diğer Batı dilleri, kelimeyi Latinceden aldıkları şekli ile "Bible" biçiminde kullanmaktadırlar.

GİRİŞ

Hristiyanlık, Hz. İsa'nın getirmiş olduğu dinin adıdır ve Hristiyan kelimesi Yunanca "Hristos"dan gelmektedir. Hristos'un Arapça karşılığı "Mesih" kelimesidir. Mesih kelimesinin anlamı hakkında çeşitli yorumlar yapılmaktadır. Bazılarına göre bu kelime, İbraniceden alınmış olup "mübarek" ma'nasına gelmektedir. Diğer bazı araştırmacılar, kelimenin "çok seyahat eden" ma'nasına geldiğini, Hz. İsa'nın Orta Doğu'da çok seyahat etmesi sebebi ile ona bu ismin verildiğini ileri sürmektedirler.

KİTÂB-I MUKADDESTEN SEÇMELER

Matta inciline göre Hz.Isa şöyle söylüyor :
"Yeryüzünde selamet getirmeye geldiğimi sanmayın; ben selamet değil, fakat kılıç getirmeye geldim. Çünkü ben adamla babasının, kızla anasının ve gelinle kaynanasının arasına ayrılık koymaya geldim. Adamın düşmanları kendi ev halkı olacaktır."
Matta,10:34-35

Kitâb-ı Mukaddese göre Lût peygamber, kızları ile zina ediyor: