Zehirli | Konular | Kitaplar

günah

Günah işleyenin orucu

Bazı cahiller, (Namaz kılmayan, içki içen, açık gezen veya başka günah işleyen bir kimse, boşuna oruç tutmamalı) diyorlar. Bu, söz dine aykırıdır. Birkaç günah işleyenin, diğer günahları da yapması gerekmez. Hem oruç tutup hem de günah işleyen kimse, oruç tutmakla hasıl olan büyük sevaba kavuşamaz. Fakat ahirette niçin oruç tutmadın diye hesaba çekilmez. Oruç borcunu ödemiş olur. Hatta orucun bereketiyle diğer günahlardan da kaçma imkanı olur. İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:

(Bütün günahlara tövbe edip hepsinden kaçmak büyük nimettir. Bu yapılamazsa, bazı günahlara tövbe etmek de nimettir. Bunların bereketiyle belki bütün günahlara tövbe etmek nasip olur. Bir şeyin bütünü ele geçmezse, hepsini de kaçırmamalı.)

Günah günahı çeker

Anneme, (Saçlarımı açmam günahtır. Ben bu günahı işliyorum, kollarımı ve bacaklarımı da açsam ne olur ki) diyorum. Annem razı olmuyor. Hatta namazını kıl diyor. Ben de hiç günah işlemesem kılarım diyorum. Ha bir günah işlemişim ha üç günah, ne fark eder diyorum. Ben haklı değil miyim?

CEVAP

Yol gösteren yapan gibidir

Kur’an-ı kerimde iyi işe aracılık edene bir pay verileceği bildiriliyor. Bu bir pay ne kadardır?

CEVAP

Kur’an-ı kerimde buyuruluyor ki:

(İyi ve kötü işe aracılık eden ondan bir pay alır. Allah her şeyin karşılığını verir.) [Nisa 85]

(Allah, zerre kadar iyiliğin sevabını da kat kat artırır ve ayrıca büyük mükafat verir.) [Nisa 40]

(Bir iyilik yapana on misli verilir; bir kötülük ise misli ile cezalandırılır; hiç kimseye haksızlık yapılmaz.) [Enam 160]

Peygamber efendimizin bu konudaki hadis-i şeriflerinden bazıları şöyledir:

(Hayra delalet edene [yol gösterene], o hayrı işleyen kadar sevap verilir.) [Buhari]

(Hayra delalet eden onu yapan gibidir.) [Ebu Ya’la]

İlimsiz iyi niyetin zararı

Dinimizde niyetin önemi büyüktür. Kötü niyet için günah, iyi niyet için sevap vardır. İyi bir iş yapmaya niyet edip, fakat onu yapamasa, yine sevap alır. Hadis-i şerifte (Müminin niyeti işinden hayırlıdır) buyuruluyor. Mubah iyi niyetle yapılırsa taat olur; sevap verilir. Kötü niyetle yapılırsa günah olur. Üç misal :

1- Yiyip içmek mubahtır. Yiyip içerken, Allahın emirlerini yapıp yasak ettiklerinden kaçmak için kuvvet kazanmaya niyet edilirse; taat olur, sevap olur. Günah işlemeye kuvvet kazanmak için yenirse, günah olur.

2- Uyumak mubahtır. İbadetleri rahat yapmak niyetiyle uyumak sevap olur. Bir haramı işlemek niyeti ile yatan, günah işlemiş olur. Hiçbir şey düşünmeden gafletle yatan, sevap kazanamaz.

Ölüme hazırlık [Büyüklerin sözleri]

Ölmek felaket değil, öldükten sonra başına gelecekleri bilmemek, tedbirini almamak felakettir. Dünya, zıll-i zâildir, yani yok olan bir gölge, bir görüntüdür. Aynadaki görüntü gibi. Bu görüntü ahiretin görüntüsüdür. Ahirette ne var, cennet, cehennem. İbadetlerimiz, iyiliklerimiz, cennetin dünyadaki görüntüsüdür. Günahlar, kötü yerler, karanlık sıkıntılı izbe yerler de Cehennemin görüntüsüdür. Cennetlik, Cennetlik işleri, Cehennemlik olan da Cehenneme götürücü işler yapar. Demiri çürüten, kendi pası olduğu gibi, insanı Cehennemlik eden de kendi günahlarıdır. Mıknatıs demiri nasıl kendine çekiyorsa, haramlar Cehenneme, ibâdetler Cennete çeker. Kıyamette nereye gitmek istiyorsak, ona göre hazırlık yapmalıyız.

GÜNAHLARA PİŞMANLIK

Yaptığı günahlara pişman olmak, tevbe etmek herkese farzdır. Hadis-i Şerifte (Pişmanlık tevbedir) diye buyurulmuştur. Tevbe, bütün kötülükleri terk edip, güzele, iyiye ve doğruya yönelmek demektir. Kötü yollarda şaşkın şaşkın dolaşan kimsenin hak yola girmesi tevbedir. Tevbe, yapılan günaha kalben pişmanlık duymak, dil ile istiğfar etmek ve bir daha aynı günaha dönmekten korkmaktır.

Yapılan günah Allahü teâlâ ile kendi arasında ise, Cenâb-ı Haktan utanıp afv dilemelidir. Farzlardan birisini terk ettiyse tevbe ile birlikte o farzı da yapmak lâzımdır. Günahda kul hakkı da varsa, tevbe için kul hakkını hemen ödemek, onunla helâllaşmak, ona iyilik ve dua etmek de lâzımdır. Hadis-i şerif­lerde buyuruldu ki:

MİZAN

Mizan, mahşer gününde herkesin amellerinin miktarını bildiren bir ölçüdür. Bu ölçü vasıtasıyla herkes kendi sevap ve günahının derecesini anlayacaktır. Gerçek mahiyetini sadece Allah’ın bildiği mizanın varlığı Kuran’la sabittir.

Kur'an'da bu konuda şöyle buyurulur: "Kiyamet gününde amellerin tartilmasi haktir, gerçektir. Tartilari aşir gelenler, işte onlar kurtulanlardir." (A'raf /8) "Biz kiyamet gününe mahsus adalet terazileri kuracagiz. Hiçbir kimse hiçbir Haksizliga ugratilmaz. Bir hardal tanesi kadar bile olsa, yapilani ortaya koyariz. Hesap gören olarak biz yeteriz." (Enbiya /47)