Zehirli | Konular | Kitaplar

Ermeni Sorunu

24 NİSAN VE SOYKIRIM YALANLARI

Bin yıldır Anadolu topraklarını kendisine yurt eden yüce Türk milleti, gittiği her yere adalet, barış ve medeniyet götürmüş, hükümranlığı altında yaşayan kavimlere Türk-İslam hoşgörüsü içinde davranmıştır. Bu dün de böyleydi, bugünde böyle, yarın da böyle olacaktır.

Anadolu topraklarında sekiz yüz yılı aşkın bir süre Ermenilerle beraber yaşadık. Onlara hamilik yaptık. Türkün hoşgörüsüyle ezilmekten, hor görülmekten kurtulmuş, insanca yaşamayı bilmişlerdir. Ermeni aydınları bunu hiçbir zaman inkâr etmemişlerdir.

19. yılla beraber gelişen milliyetçilik akımları, emperyalist devletlerin doymaz ihtirasları, misyonerlerin faaliyetleri, “Millet-i Sadıka (Sadık Millet) dediğimiz Ermenileri alabildiğince kullanmış, Ermeni isyanlarına kapı açmıştır. Tarih boyunca maceraperest yaşayan Ermeni halkı ve onların çete liderleri, velinimeti olan Türk milletine isyan etmiş, en zor gününde arkadan hançerlemiştir.

Umutsuz hayaller peşinde dolaşan Ermeni halkı, emperyalist güçlerin kışkırtmasıyla isyana ve Müslüman Türk halkına karşı büyük bir soykırıma kalkışmıştır. Dünyanın hiçbir ülkesinde bu harekete hoşgörüyle karşılık verilmez. En zor günün de bile asaletinden vazgeçmeyen Türk milleti bu ihaneti cezasız bırakmış, Ermenileri tehcirle (sürgün-mecburi iskân) ödüllendirmiştir. Bu tehcir gerçekten bir ceza değil, Ermenilere verilen bir ödüldür. Divanı-ı Harpte kurşuna dizilerek cezalandırılması gerekenler basit bir yer değiştirmeyle geçiştirilmiştir.

Azeribeycanda Ermeni Katliami

Yer: Azerbaycan, Hocali 26/02/1992

Elleri bir agaca arkadan baglanan hamile bir kadinin basina dikilmis
olan iki Ermeni yazi tura atiyordu. Bu kanli kumari yaklasIk 100 yil
önce Anadolu topraginda Kars'ta Agri'da Van'da Erzurum'da da atalari
oynamisti.Onlardan duymuslardi. Karni burnunda çaresiz bir Azeri
kadinin dogumu oldukça yakin görünüyordu. Çaresiz kadin bir hazan
yapragi gibi titriyordu. Elbiseleri yirtik, ayaklari
çiplakti...Ermenilerin uzun boylu olani elindeki AK-47 model Rus
yapimi otomatik tüfeginin namlusuna monte edilen seyyar kasaturayi
çikartirken, digeri elindeki demir parayi havaya atti

:-Akçik, manç?..
(Kizmi, oglan mi?)

-Akçik...
(Kiz)

Bu cevap üzerine 'oglan' diyerek bahse giren Ermeni, elindeki kasatura

ANADOLU'DA ERMENİ ZULMÜ

Her yıl nisan ayı gelince, Ermeniler geniş propagandalarla soykırım iddialarında bulunurlar. Pek çok ülkede destekleyici bir kararlar alınmaktadır. Bu konuda maalesef yetkililer ve kamuoyu bilinçsizdir. Ermeniler ve yaptıkları hakkında kısaca tarihe bir göz atmak ve birkaç çarpıcı örnekle meselenin hakîkatını okuyucularımıza arzetmek istiyoruz. Daha geniş bilgi için mutlaka kitaplara müracaat edilmelidir.

A. Ermeniler Hakkında Genel Bilgi

Osmanlılar döneminde Ermeniler Adana'dan Kafkaslara kadar uzanan bir bölgede dağınık olarak ve azınlık olarak yaşıyorlardı. Kendilerinin Nuh AS'ın oğlu Ya'fes'in oğlu Hayk'ın soyundan geldiklerine ve bölgenin yerli halkı olduklarına inanıyorlardı. Tarihî belgeler ise onların M.Ö. 6. Yüzyıl'da Balkanlardan bölgeye geldiklerini, Trak-Frig kökenli olduklarını gösteriyor.

Ermeniler M. Ö. 521 yılından itibaren İranlıların, M. Ö. 331 yılından sonra Makedonya'nın, M. Ö. 66 yılından sonra Romalıların egemenliği altında yaşamışlardır. Zaman zaman el değiştiren bölge 642 yılında Emevilerin yönetimine geçmiştir.

Ermeni Katliamları Hakkında Genel Değerlendirme

Ermenilere sırasıyla, Anadolu'da; "Kara Haç", "Armenakan" ve "Vatan Koruyucuları", Cenevre'de; "Hınçak", Tiflis'te; "Taşnak" komiteleri kurdurulmuştur. Bu komitelere hedef olarak Doğu Anadolu toprakları, amaç olarak ise Osmanlı Ermenileri'nin birliği gösterilmiştir.

Bu amaçla kışkırtılan Ermeni komiteleri, ilk olarak 1890 Erzurum isyanını gerçekleştirmiş, ardından da Kumkapı gösterisi, Kayseri, Yozgat, Çorum ve Merzifon olayları, Sasun isyanı, Bab-ı Ali gösterisi, Zeytun ve Van isyanı, Osmanlı Bankası'nın işgali, Sultan Abdülhamit'e suikast teşebbüsü ve 1909 Adana isyan isyanlarını çıkartmışlardır.

Bu isyanlar sırasında, 1914'de Zeytun'da 100, 1915 Van olaylarında 3000 ve 1914-1915 Muş olaylarında 20.000 Türk, Ermeni mezalimi sonucu hayatlarını kaybetmiştir. Ermeni isyan ve katliamları sırasında katledilen Türklerin sayısı belgelere göre 517.955'dir. Olay tarihi ve yeri belli olup da sayı tespiti yapılamayanlarla birlikte bu rakam 2 milyona ulaşmaktadır.

DÖRT SORUDA ERMENİ SORUNU

Soru 1: Tarihte toplumların birbirlerini öldürmelerine sıkça rastlanır. Özellikle son yüzyıllarda yaşananları nasıl değerlendirmek gerekir?

Cevap 1: a. Ulus-devlet kuruluş sürecinde yaşananlar ve milliyetçilik düşüncesinin etkisi dolayısıyla ortaya çıkanlar:

Tüm ulus-devletlerin kuruluş sürecinden benzer sorunlar yaşanmıştır. Ermeni Sorunu’na da bu çerçevede bakmak gerekir

b. Sömürgecilik düşüncesinin ortaya çıkması sonucu, sömürgecilerin sömürdükleri yerlerin halklarına yönelik eylemleri: Güney Amerika’da Portekiz ve İspanyolların Aztek, Maya ve İnka uygarlıklarını ortadan kaldırmaları; İngiltere’nin Afrika’daki zencilere, Amerika’daki Kızılderililere,Avustralya’daki Aborjinlere yaptıkları; ABD’nin Kızılderililere ve zencilere yönelik eylemleri, Vietnam’da yaptıkları; Fransa’nın Cezayir’de yaptıkları; İtalya’nın Habeşistan ve Libya’da yaptıkları bu çerçevede sayılabilir.

ERMENİ SORUNU

1960'lı yılların ikinci yarısından itibaren, çeşitli ülkelerde yerleşik olan Ermeni grupların, Türkiye aleyhine başlattıkları karalama kampanyaları ile varlığını hissettiren sözde Ermeni sorunu, 1973'den sonra "Kanlı Ermeni Terörizmi"ne dönüşmüştür.

Bu tarihten itibaren Türkiye'ye yönelik Ermeni faaliyetleri, "Dört T" planı çerçevesinde uygulamaya konulmuştur. Bu plan, sözde Ermeni sorununun tüm dünyada Tanıtılması, soykırımın Tanınması, Türkiye'den Tazminat alınması ve Toprak elde edilmesi aşamalarını içermektedir.

Bugün, maksatlı olarak gündemde tutulmaya çalışılan sözde Ermeni sorununun ne derece mesnetsiz olduğunu ve ne tür çıkar kaygıları ile ortaya atıldığını daha iyi anlayabilmek için tarihsel gelişiminin incelenmesinde fayda görülmektedir.

ERMENİLERİN 4T PLANI VE GERÇEKLER

4T Planı
İşin ucunu insanların canına kastetmeye kadar götüren Ermeni terörünün amacı, sözde Ermeni soykırımı iddialarını ve Ermenilerin taleplerini dünya kamuoyuna duyurmaktır. Nihai hedef ise, "Büyük Ermenistan" rüyasıdır. Büyük Ermenistan'a giden yolda atılması gereken en önemli adım, sözde iddialar konusunda kamuoyu oluşturmak ve Türkiye'ye yönelik emelleri gerçekleştirmektir.

Bunun için uygulamaya konan ve "Dört T" şeklinde adlandırılabilecek olan plan şu dört kavrama dayanmaktadır: Tanıtım, Tanınma, Tazminat ve Toprak... Yani, sözde Ermeni sorunu tüm dünyada terör yoluyla "tanıtılacak", sözde iddialar dünya kamuoyunca kabul edilip Türkiyece "tanınacak", sözde soykırımdan dolayı Türkiye'den "tazminat" alınacak ve "Büyük Ermenistan" rüyasını gerçekleştirmek için gerekli olan "toprak" Türkiye'den koparılacaktır!...

DİASPORANIN KAZANDIRDIKLARI

Başını abede 'nin çektiği batılı devletlerde yerleşen ermeni Diasporası 1915 yılı olaylarının çığırtkanlığını yapıyor senelerden beri. Dünyanın birçok ülkesinin senatolarında yaptıkları lobi çalışmalarının etkilerini gördüler. Diaspora batılı güçlerce destekleniyor ve Türkiye Cumhuriyetini uluslar arası arenada sıkıntıya sokmak için emperyalizmin taşeronluğunu yapıyor.

Vay anasını sayın seyirciler!

Yurt içinde seçim öncesi “Bu arada kimi karalasam üstüne yapışır, ne atsam kârdır” anlayışıyla sorumsuz açıklamalar izlerken yurt dışından gelen “müthiş (!) Türk” örneği ile sarsıldık.

Ben yıllardır yakından izleyenlerden olduğum için geçirdiğim sarsıntı nispeten daha hafifti ama ne yalan söyleyeyim yine de bu kadarını tahmin etmek zordu.

ABD’de Türkiye aleyhine kıyasıya çalışan Ermeni diasporasının merkez üssü sayılabilecek bir üniversitede; Minnesota’da onlarla pek yakın bir çalışma yürüten, diasporanın hazırladığı konferanslarda onlarla birlikte “Türkiye’nin Ermeni soykırımı”nı (!) anlatan konuşmalar yapan, kitaplar yazan Taner Akçam takdire şayan (!) yepyeni bir olaya imza atmış.

ERMENİ MEZALİMİ VE TÜRKLER

Tarihte ERMENİ ler bu coğrafyada dağınık ve küçük azınlıklar halinde çeşitli devletlerin egemenliği altında yaşamışlardır.TÜRK İSLAM DEVLET geleneğinin en önemli unsurlarından biride sevgi ve hoşgörü içerisinde hakimiyeti altında yaşayan azınlıkları asli unsurdan ayırmamasıdır.Diğer dinlere ve başka milliyetlere TÜRK ün tanıdığı yüzlerce yıllık imtiyazlar ne yazıkki reddedilir bir hal almıştır.